Quantcast
Channel: Özgün – denizlihaber.com
Viewing all 548 articles
Browse latest View live

ÜÇGEN MEYDANI’NIN KISA TARİHİ

$
0
0

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-h

Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin gündeminde Üçgen Köprülü Kavşak Projesi var. Başkan Zolan’ın geçtiğimiz ay yaptığı basın toplantısında kamuoyu ile paylaştığı 121 proje içinde Üçgen önemli bir kalem teşkil ediyor. Yanlış hatırlamıyorsak bu projenin benzeri seçim zamanında Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin’in vaatleri arasındaydı, katlı köprülü kavşak projesinde Gürlesin Üçgen Çarşısı’na dokunmuyor, hatta onu yöresel ürünler satış mağazası olarak planlıyordu. Zolan ise işi kökten halletmeye kararlı, Üçgen Çarşısı’nı yıkmayı ve Üçgen’i köprülü kavşaklarla dizayn etmeyi planlıyor.

Önce soralım: Neden Üçyol değil, Üçgen?..

Bilinmiyor!

Denizli-İzmir karayolu 1955’te yapıldı. Çok geçmeden Ankara-Antalya karayolları tamamlandı.
Şu bildiğimiz Üçgen’de Demirel zamanında ortaya çıktı.

Üçgen’in isim babası ne karayolları ne de belediye. Halk arasında üçgen aşağı, üçgen yukarı derken adı Üçgen kalmış. Değiştirmek için bir iki girişim yapılmış ama başarılı olmamış.

1986’da Ziya Tıkıroğlu Milli Egemenlik Parkı

90’dan sonra Ali Marım Ulusal Egemenlik Parkı dese de halk bildiğini okumuş. Belediye de işin ucunu bırakmış.

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-ucgen-parki

ÜÇGEN’İN ORTASINDAN DERE GEÇERMİŞ..
Anlatılan odur ki; Bir zamanlar Üçgen’in ortasından dere geçermiş. Bu dere Tugay’dan gelip, Ulu Cami’nin arkasından Üçgen’e, oradan da Dokuzkavaklar’a varırmış. 6-7 metre yüksekliğinde olduğu söylenenen derenin etrafında söğüt ağaçları varmış. 1973’te Hasan Gönüllü zamanında molozlarla doldurulup üstü kapatılmış. Yani anlayacağınız Üçgen’in ortasından geçen bir dere var!

Selem-Reklam

Üçgen’e gelirsek;

Üç yol ağzında kalan ancak asla meydan adını hak etmeyen bu mevkii asıl şeklini 76 depreminden sonra aldı. Bunu da Süleyman Demirel’in Denizli gezisine borçludur. Depremevlerinin açılış töreni için gelen ancak yolların tozundan epey mağdur olan Demirel’in karayollarına attığı fırçanın etkisiyle yol asfaltlanmış, ortaya 11 metre karelik bir refüj yapılmıştı.

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-demirel

MİLLİ EGEMENLİK PARKI
1988 yılında Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu tarafından bu alanın düzenlemesi Peyzaj mimarı Doç. Dr. Selami Sözen’e verilmiş, park ve “meydan” düzenlemesi için o zamanın parasıyla 145 milyon lira harcanmıştı. Milli Egemenlik Parkı’nın açılışı, 88 yılının Ağustos başında yapılmıştı. TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut’un katıldığı açılış töreni hayli görkemli olmuş, 30 Ağustos zafer kutlamaları için düzenlenen fener alayı gösterileri de yine bu parkta yapılmıştı. Tıkıroğlu’ndan sonra göreve gelen Ali Marım bir çok cadde ve sokağın ismini değiştirdiği gibi Milli Egemenlik Parkı’nı da Ulusal Egemenlik Parkı yaptı. Nedeni bilinmiyor. Belki Denizli’de bu yönde bir adet olduğu içindir. Neyse… Milli ya da Ulusal Egemenlik Parkı çok yol üstünde kaldığından olsa gerek pek dikiş tutmadı. Açılışından bir süre sonra ilk pırıltısını kaybetti, sonraki yıllarda da giderek yalnızlaştı. 2000’lerin başından itibaren de Üçgen Çarşısı’yla aynı akibeti paylaştı.

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-ucgen-carsisi-eski

ÜÇGEN ÇARŞISI İKİ KERE AÇILDI

Üçgen Çarşısı’na gelince;

İsmail Soyak, nam-ı diğer Kolonyacı İsmail, yeni palazlanan ticaret burjuvazisinin önünden yürüyüp Üçgen Çarşı Yapı Kooperatifi’ni kurarken eminiz buraya büyük bel bağlamıştı. 48 dönümlük alan içine yapılacak iki katlı çarşı için öyle talep oldu ki toplam 614 üye kaydetti. bu da 614 dükkan anlamına geliyordu. Ama nasıl olacaktı? Proje yapıldı, inşaat başladı projedeki hatalar yüzünden kısa sürede ilk plan tadilatına gidildi. Birinci plan tadilatı meclisten geçmişken, ikinci plan tadilatı Meclis’e geldi. Kot farkı nedeniyle çıkacak hafriyatları temizleme karşılığında belediyeye iş makinesi alındı, ancak o tadilat gerçekleşmedi, İsmail Soyak kooperatiften ihraç edildi. Orhan Bozkurt ve Ziya Tıkıroğlu kontrolörlük görevini üstlendi, Ankara’dan bir mimar bulundu. Bugünkü proje onundur. Projenin ihalesi ESKA’ya verildi. Hani şu Selim Edes’in ortağı olduğu şirket. İnşaat biterken Ziya Tıkıroğlu belediye başkanı seçildi. 1988 yılının kasım ayında Çarşı’nın açılış kurdelesini Turgut Özal kesti. Oysa Çarşı, çoktan açılmıştı. Özal açılmış çarşıyı yeniden açtığını biliyordu.

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-ucgen-carsisi-özel

80’lerin sonlarında büyük umutlarla açılan, ancak ne çarşı kimliği alabilen, ne okul olabilen, ne de dükkan kalabalığı olarak kalabilen Üçgen Çarşısı bugün kendisiyle birlikte etrafındakileri de yok etti.
Kim bilir belki Üçgen’in ortasından geçen dere hepsini içine çekti.

denizli-seval-uysal-ucgen-meydan-ının-kisa-tarihi-ucgen-carsisi-hasan-gungor


GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

$
0
0

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-h

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-h

Bu haftaki geçmiş zamana yolculuğumuzu siyah beyaz ve renkli karelerle yapıyoruz. Bu fotoğraflarda bazı dostlar mesleğine ilk adımı atarken, bazı dostlar eğlenirken görülüyor.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-3

İLK KOKTEYLLİ BÜRO AÇILIŞINI YAPTI
Avukat Hasan Himmetli, Denizli Barosu’nun kıdemli avukatlarındandır. Tam 43 yıldır savunma görevini yerine getiriyor. Mesleğine başlarken kendi bürosunu açarak yola koyuldu. Ama ne açılış dersek abartı sayılmaz. Kokteyl verdiği açılış töreninde 500 dolayında davetli oradaydı. Hasan Bey, aynı zamanda o açılışla bir ilk’e de imza attı. Çünkü Hasan Himmetli’nin avukatlık bürosu kokteylle açılan ilk hukuk bürosudur.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-8

EROL EVGİN KONSERİ
Siyah beyaz bir fotoğraf ama gece hayli renkli. Yıl 1981, yer Pamukkale’nin traverten bölgesindeki konaklama tesislerinden Koru Motel. Salon iğne atsanız yere düşmeyecek deyimine uygun hınca hınç dolu. Çünkü Erol Evgin’in konseri var. Müjdat Keçeci, kayınbiraderi Vedat Erikoğlu ve eşi Tijen Erikoğlu, masalarına kadar gelen sanatçının şarkılarını keyifle dinliyor.

gecmis-zaman-olur-ki-yeni-haber-arasi

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-5

DANSA DA ZAMAN VAR
Hukuk camiasına yıllarını veren isimlerden olan avukat Süleyman Üzelce, bürosu ile adliye arasında koşuşturdu yıllar yılı. Bir duruşmadan çıkıp diğerine girerken, savunma görevini eksizsiz yapmanın çabasında oldu hep. Bu koşuşturma arasında eşiyle eğlenmeye de zaman ayırmayı ihmal etmedi Süleyman Bey. İşte böyle anlardan birisi ve eşi Zehra Zerrin Üzelce ile dans ederken objektifimize takıldı.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-13

BU ÇİÇEĞİ HİÇ BIRAKMADI
Bir düğün törenindeyiz… Merhum işadamı İsmail Uslu’nun tüm muzipliği üzerinde. Katıldığı düğün töreninde yaptığı esprilerle kah konukları güldürdü, kah kendisi güldü. En çok gülümseten anlardan birisini de biz fotoğrafladık. O akşam elindeki bu çiçeği nedense elinde hiç bırakmadı.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-11-05-2016-6

BİR ZAMANLAR…
Ramazan Sözgen, uzun yıllar Denizli Ticaret Odası’nda genel sekreter olarak görev yaptı. Bu fotoğraf karesinde Nail Devrik ile birlikte görülen Ramazan Bey’in yüzünde gülümseme hiç eksik olmadı. Onu bir kez görenler kendisinden “Denizli Ticaret Odası’nın gülen yüzü” diye söz ederdi. Artık emekliliğin keyfini süren Ramazan Bey’e sağlıklı ve uzun ömürler diliyor, “yüzünüzden o gülümseme hiç eksilmesin” diye ilave ediyoruz.

MARMARİS: “AKDENİZ EN ÇOK SANA YAKIŞIYOR!”

$
0
0

denizli-marmaris-kultur-yazisi-h

denizli-marmaris-kultur-yazisi-h

Marmaris’i kültürler kavşağı yapan nedir?
Ondan da büyük bir kültür havzasının en güzel yerinde olması mı acaba?
Mesela Akdeniz’i çepeçevre saran insanlığın en eski uygarlıkları içinde, tıpkı bir deniz feneri gibi her yöne gelip geçen başka kültürlere ışığıyla yol göstermesi olmasın?
Ya da her gelenin kendinden bir parçasını değiş tokuş etmesi, böylece çok kültürlü bir mozaiğin ortaya çıkması mı?
Öyle ya da böyle Marmaris; bizim, sizin ve Anadolu’nun bu ucunu Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya ve başka kıtalara taşıyıp tanıştıran en güzel toprak parçasının adı değil mi?

MARMARİS KESİLMESİ
Haftalardır ne oluyor derseniz, yanıtımız yukarıdaki ara başlık olacak. Biz Marmaris kesilmesine uğradık. Gidiyor, geliyor, yazıyor, konuşuyor ve size tanıklığımızı anlatıyoruz.
Bu kez de öyle oluyor. Long Weekend Marmaris projesi ile size tanıklığımızın başka boyutunu, yerel-geleneksel kültürleriyle tanışıklık boyutunu aktarmak için çalışıyoruz.
Yo hemen tebessüm etmeyin öyle. Biz ciddi ciddi çalışıyoruz ama. Kimimiz kameranın arkasında, kimimiz elinde mikrofon kamera önünde, kimimiz tuşların başında, kimimiz de kurgunun, montajın telaşında!

ŞU MUĞLA’NIN…
Duymayı pek sevdiğimiz Ege şivesinin en koyu telaffuzu nerededir bilir misiniz? Ya da şöyle soralım, bu şivenin en popüler halini görebileceğimiz yer? Tam da bizim Marmaris yolumuz üstünde, Muğla’nın Ula ilçesinde. Hani “Dondurmam Gaymak” filmiyle tanıdığımız Yönetmen Yüksel Aksu’nun doğup filmlerinde tepe tepe kullandığı yer.
Marmaris’e her gidişimizde yolumuz Ula sapağına düşer. Yol biraz cilvelidir, üç etekle dans eder gibi bir sağa, bir sola döne döne gider. Kimimizin midesi bulansa da yolun bu kısmını kullanmaktan vazgeçmeyiz. Çünkü yemyeşildir, yolumuzu da kısaltıverir.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-sandalet

SANDALETİN SON MOHİKANI!
Bu kez aynı yoldan Marmaris’i bulduk. Sakar geçidinden seslenelim dedik önce. Öyle de yaptık. Arkamıza Gökova körfezinin mavi sularını, yeşil toprağını alıp Akdeniz’e yolculuğun bu yanındaki havayı fısıldadık. Sonra Marmaris’e yolladık, yerleştik, ertesi sabahı yaptık.

Günler öncesinden planlamıştık. Marmaris’te kalmış son sandaletçi ile oturup görüşecek, bir çayını yudumlayacak, o ara söyleşecektik.

Sabah sayılırdı. Saat 10.00 gibi. Marmaris Kapalı Çarşı’nın limana bakan orta girişinden yürüdük. Yaklaşık 50-60 metre sonra küçük bir sokak köşesinde sandaletleri gördük. Bir kısmı dükkanın cephesine asılmış, bir bölümü yerdeki dar tezgahlara serilmişti. Sandaletler, çantalar, atılmasın diye değerlendirilmiş küçük deri parçalarından yapılmış muhtelif süs eşyaları…

denizli-marmaris-kultur-yazisi-sandalet-1

Köşeden dönüp cephe dükkanın ardındaki atölye kapısını açıp içeri girdik. Yapı eski Marmaris evlerinden biriydi. Taş duvarları, ahşap çatısı, küçük avlu- bahçesi, bir köşedeki harici lavabo tuvaletiyle, sanki 1950’lerde zamanı durdurmuş gibiydi. Ortadaki gölgelik-yağmurluk arası örtü direğine sabitlenmiş eski radyoyu, duvara zapt edilmiş eski tekne dümeni tamamlıyor. Diğer köşede ustanın çalışma tezgahı, üzerinde kalıplar, fora dikişi tamam deriler, falçatalar, solüsyonlar…

Uzatmayalım, Sandalet ustamızın adı Fevzi Olca. Mesleğe biraz geç başlamış. Hayta bir gençlikten sonra uslanmış ve baba mesleği olan sandalete merak sarmış, bir daha da kopamamış. Eski yaşamının ona bıraktığı şairliği, ‘filozofluğa’, kendi deyimiyle ‘Feyzusluğa’ dönüştürmüş. Balıkçılığından arta kalan ise balıkçılık üzerine şiirleri olmuş. Onları çalışmasından artan deri parçaları üzerine yazmış.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-balik-agi

EN ESKİ MEKAN BALIKÇI BARINAĞI
Feyzus’a veda edip çıktık. Balıkçı barınağına doğru yollandık.

Bir kıyı yerleşiminin en eski, en geleneksel ve adabın, muaşeretin hala uygulanageldiği en bilindik mekanlarından biri balıkçı barınağıdır. Orada kolayca ölmez hiçbir şey. Balıklar bile! Ayazın, tuzun, güneşin ve sabrın Kabesidir. Usanmak nedir bilmez balıkçı. Bilir ki, usandığı gün, aç kaldığı gündür.

O gün balıkçılar için çok verimli geçmemişti. Barınaktaki tekneler demir atmış, balıkçılardan kalanlar bir elin parmaklarını geçmezdi. Kalanların kimisi yakaladığı bir kaş balığı temizliyor, kimi gece avda yırtılan ağlarını tamir ediyor, kimi de tekneyi terk etmeden önce nizama sokmaya çalışıyordu. Suskundular. Mevsimden olmalıydı, pek bereketli sayılmazdı deniz bu günlerde. Bir kaçına selam verdik, selam aldık, sonra yavaşça uzaklaştık marinaya doğru.

NE YANA DÖNSEK MARMARİS
“Tepe Mahallesi en eski Marmaris yerleşimi” diyor rehber arkadaşımız Vahap Akkaya. Evliya Çelebi seyahatnamesinde yer alan bilgilere göre, 17. Yüzyılda toplam 50 hane, yaklaşık 200 nüfuslu bir yerleşim yeri. Daha çok Rodos’un kara limanı işlevini görüyor.

Yat limanını boydan kat ederken kendimizi dar sokaklarda buluyoruz. Eski mimarinin tüm güzelliğini hala koruduğu mekanlardayız. İç içe geçmiş yollar, yer yer orijinal kayrak taşı döşemeleri, kıvrıla kıvrıla yükselen dar sokaklar ve neredeyse her yapının farklı bir işleve sahip olduğu mekanlar!

En tepeye vardığımızda, Marmaris tüm açılarıyla göz önüne seriliyor. Ne yana dönsek Marmaris! Tepenin zirve noktasına iç içe geçmeli, bahçeden avluya bağlanarak yükselen bir sokaktan çıkılıyor. Dar, beyaza boyalı duvarlar arasına sıkışmış, çiçekli, zakkumlu yeşiliyle!

Eğer gerçek bir Marmaris manzarası görmek istiyorsanız, eğer bir şehri oturup şövalenizdeki tuvale aktarmak istiyorsanız mutlaka o tepeye ulaşın. Size defalarca başlayabileceğiniz resim kareleri verecek. Ufukta, yanı başınızda, denizde, limanda, arkadaki dağda ya da uzaktaki döne döne giden yolda sayısız manzara resmi saklı. Bir de gün batımına ya da sabahın erken saatinde gün doğumuna getirebilirseniz var ya! Bereket tanrıçası Kibele’nin size el salladığına tanık olmanız işten değil.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-tepe-mahallesi

“AKDENİZ SANA YAKIŞIYOR!”
Tepeden inip aynı sokaklardan dolaşa dolaşa limana yürüyoruz. Sokakların güzelliğini doya doya, sindire sindire seyretmeyi ihmal etmeden ama!

Eski kapı tokmaklarını fotoğraflıyor, ilginç bina bacalarını kaydediyoruz. Gençler geçiyor yanımızdan, ‘selfie’liyorlar kendilerini. Belli ki bu mekanları onlar da seviyorlar. Merakımı yenemeyip “mimarlık öğrencisi misiniz” diye soruyorum, “hayır diyor genç kızlardan biri gülümseyerek, “ben hemşirelikte okuyorum.” Kendimi tutamayıp “yakışır” dediğimde hep birlikte gülüşüp geçiyoruz.

Sokağı döner dönmez limanda buluyoruz kendimizi. Biraz yürüyüp kıyıdaki eski yapı bir restorana yöneliyor rehberimiz Vahap. Yapıyı daha önce de göstermişti. Yeniden bilgi veriyor. “Can Yücel 1960’ların başında burada enformasyon memuru olarak çalışırken, işte bu evde yaşamış.”

Yapıya yakın masalardan birine oturuyor, bu bilgiyi mikrofonla kayda alıyoruz. İşletmenin sorumlu müdürü geliyor yanımıza merakından. Anlatıyoruz, hayret ediyor. Evin Can Yücel ile ilgisini ilk kez duyuyor. Sonra toparlıyor, “inşallah şiirlerinden bazılarını burada yazmıştır.” Yazmaz mı? Can Baba Marmaris’i görecek, burada kalıp yaşayacak, çalışacak, her gün denizin birkaç metre önündeki evine girip çıkacak, bu sahili, bu manzarayı, bu insanları görüp tanıyacak ve şiir yazmayacak. Aman ha! Sakın başka yerde söylemeyin, Can Baba duymasın! O bizim için demişti ama bence Akdeniz en çok ona, onun şiirine yedirdiği lirizme yakışıyor!

Gün yarısı oldu. Gidip öğle yemeğini aradan çıkarma zamanı. Otelin yolunu tutuyoruz. Serkan ve Büşra epey acıktılar. Her gördükleri nesneyi, objeyi, görüntüyü kayda almak için harcadıkları efor hesaba katılırsa haksız değiller. Yemeğimizi sükunetle yiyor ve kendimizi bir sonraki harekete hazırlıyoruz.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-sepetci-amca

BALIKÇI PEHLİVAN DALGIÇ SÜNGERCİ…
Başlığımızdaki sıfatlar eksik kaldı. Bir de son ahşap balık sepetçisi demek gerekiyor. O gün öğle sonrasının ilk ‘mesaisi’ Orhaniye Köyü’nde yaşayan, yaşı doksanı bulmuş Ali Bahri Özdemir ile buluşmak oluyor. Ona o gün ‘Ali Amca’ dedik, adı öyle kaldı.

İlk sohbetimizi Kızkumu’na bakan parkın yeşilliğinde yapıyoruz. Pehlivanmış. Düğünlerde, bayramlarda eğlence olsun diye güreşirlermiş. 30-40 yıl kadar önce, pehlivan bir arkadaşları güreşte yaşamını yitirmiş, o nedenle ilçe kaymakamının koyduğu güreş yasağı hala kendiliğinden geçerliymiş.

Uzun yıllar dalgıçlık yapmış. O zamanlar Ege kara sularında avlanmak daha kolaymış. Şimdiki çatışmalı ortam yokmuş. Ne zaman ki 1974 Kıbrıs çıkarması olmuş, ondan sonra avcılık bitmiş.

Balık sepeti örermiş eskiden. “Şimdi artık yaşlandım” diyor. Ahşap olurmuş ördüğü sepetler, mersin ağacından örermiş, çünkü en dayanıklısı oymuş. Zaman zaman tel sepet ördüğü de oluyormuş. Ama artık hem yaşlılık, hem de eskisi gibi avcılıkta sepetin pek kullanılmayışı nedeniyle örmüyormuş. Bizim için metal telden örnek olarak başladığı sepeti örmeyi sürdürüyor.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-islik

BAYIR’DA BİR GÜZEL İŞLİK
Orhaniye’de Ali Amca’ya veda edip Bayır köyüne yollandık. Aslında buraya ikinci gelişimiz. Daha önce bisiklet güzergahı olarak ziyaret etmiştik. Şimdi ise buradaki Zeytinyağı işliğini göreceğiz. En eski işliklerden biri. Dediklerine göre artık bu işi yapan başka işlik yokmuş.

Önceden aşina olduğumuz meydandaki çınarın gölgesinde, birer çay eşliğinde soluklanıyoruz. Bu arada ilk kez gelen Büşra ve Serkan çevreyi tarayıp fotoğraf çekiyor, kayıt yapıyorlar. Eh, TV’de konulu dizi platosu olduğu kadar var. (“Hanım Köylü” televizyon dizisinin çekimlerinin yapıldığı köy.)

denizli-marmaris-kultur-yazisi-islik-ic-mekan-1

Biz çayların son yudumuyla birlikte kalkarken, zeytinyağı işliğinin sahibi ve oğlu gelip selamlıyorlar. Merhaba faslından sonra işliğe geçiyoruz. İşliğin tarihi, neler ürettiği, köydeki ekonomik fonksiyonu, nasıl çalıştığı ve çıkarılan çeşitli nebatların yağ örneklerini görüp üzerine konuşuyoruz. Daha doğrusu biz soruyoruz, onlar yanıtlıyor. Sonra veda ediyoruz. Gün inmek üzere, daha yapacak iş var!

Yol üzeri günlerdir aradığımız bir karakovan balcıyla karşılaşıyoruz. Tam aradığımız değil ama yine de kovanı görüyor, kendisinden bu işi anlatmasını istiyoruz. Birer bardak çay ikramından sonra kovanın yanına gidip izliyoruz. Kovanı dikkatle, arıları ürkütmeden açıyor, birkaç bölümlük kovan peteklerini göstererek anlatıyor. Teşekkür edip ayrılıyoruz.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-islik-ic-mekan

Akşamın serin saatlerindeyiz. Çam ormanları içinden yolumuzu kısaltacak bir güzergah seçiyoruz. Turunç üzerinden İçmeler’e inen yoldayız. Az sonra İçmeler, ardından Marmaris göründü. Gün bitti.

denizli-marmaris-kultur-yazisi-tekne-yapimi

BOZBURUN: MAVİ YOLCULUĞUN ANA RAHMİ
Bozburun, Marmaris tekne yapımının kalbi. Hem de binlerce yıldan beri. Değişmeyen tek kültür ahşap tekne yapımı. Bir sanat olarak, görsel bir şenlik olarak ahşap tekne!

Sabah uygun saatte, rotamız karayoluyla Bozburun. Ahşap tekneleri göreceğiz, rehber arkadaşımızın deyimiyle bahçelerinden tekne yetişen bir belde göreceğiz. Onların yapımına, denizdeki görkemine tanıklık edeceğiz.
Bozburun’a önce yüksekçe bir yerden bakıyoruz. Tüm koy ayaklarımızın altında. Sahilde, limanda demirlemiş pek çok tekne var. Meğer Mavi Yolculuk için burası Akdeniz’in en uygun noktasıymış. Zaten yolculuğa çıkanların iyi bildikleri bir nokta olduğunu belirtiyor rehberimiz. Yaklaşık 200 tekne var diyor.

Çeşitli güzergahları var mavi yolculuğun. 2 günden 20 güne kadar çıkabiliyormuş. Keyfe keder yani. İmkanı ve zamanı olan için istediği kadar mavi yolculuk. Anadolu’nun Akdeniz ve Ege’ye açılan kıyılarından başlıyor, Yunan adalarına kadar geniş bir alanı kapsıyormuş. Bir yanda Fethiye, Kaş’a, diğer yanda Bodrum’a uzanıyormuş. Ama en çok tekne buradan kalkıyormuş. Hepsi de donanımlı, hazır kıta tekneler.

Tanıştığımız ahşap tekne yapımcısı Durmuş Öztaş ile ayaküstü sohbeti koyultuyoruz. Çaylar geliyor, ahşap tekne yapımının, maliyetlerin, gümrük sorunlarının ya da prosedürlerin canına okuyoruz. Usta anlattıkça keyifleniyoruz. Bu yakaların hikayelerinden birini anlatıyor. Simi(Yunan adası) maceralarını anlatırken hepimizi gülmekten kırıp geçiriyor. Kart alıp veriyor ve ona da veda ediyoruz.

Aslında Marmaris’e veda zamanı geldi. Araca yöneliyor, Marmaris’e dönüyor, kendi aracımıza geçiyor ve yola çıkıyoruz. Tepeden, çıkıştaki terastan bir kez daha bakıyoruz.

Gördüğümüz o ki, “Akdeniz en çok Marmaris’e yakışıyor!”

DESAV ÖLDÜ, YAŞASIN DEKEV!

$
0
0

denizli-desav-oldu-yasasin-dekev-m

DESAV 1994 yılında bir grup sanayici tarafından Ankara’da siyasi lobi faaliyetleri yapmak için kuruldu. DEKEV 1996 yılında bir avuç aydın tarafından Atatürkçü ve laik eğitim ilkelerine bağlı parasız çocukların okumalarına yardımcı olmak için kuruldu. İki yıl arayla farklı amaçlarla kurulan bu iki vakıftan biri artık yok! Geçtiğimiz aylarda DESAV kapatıldı. İşte o kapatılma toplantısında Yıldırım Aycan dedi ki; “DESAV’ın işlevini DEKEV yerine getirebilir!” Konu, DEKEV yönetim kuruluna geldi. Metin Saydal, İsmail Hakkı Gerelioğlu, Sabri Yıldız, Hüseyin Atıcı, Esat Bozbıyık, Mehmet Alkan’ın oluşturduğu yönetim kurulu onay verdi ve DESAV’ın bıraktığı yerden kültürel etkinliklerin sürdürülmesi kararı çıktı. Bu arada bütün bunları tetikleyen Çağrı Öncel’i de eklemek lazım.

DEKEV 4 GÜZEL KADINLA GELDİ
Hasan Kasapoğlu Kültür Merkezi 3 Mayıs Salı gecesi yaylı çalgılar dörtlüsü Nemeth Quartet’i ağırladı. 4 güzel kadından oluşan grup, oda müziğinin Anadolu sesi olarak yorumlanıyor. Handel, Piazzola ve Balcı’nın eserleriyle klasik müzikseverlerin kulaklarının pasını sildiler. Ancak benim size anlatmak istediğim konser ve grup üyeleri değil! Onların gelişine vesile olan şehrin yeni enerjisi DEKEV’den söz etmek isterim.

denizli-desav-oldu-yasasin-dekev-konser

BİR AVUÇ AYDIN TARAFINDAN KURULDU
Kısa adı DEKEV olan Denizli Eğitim ve Kültür Vakfı 1996 yılında bir avuç aydın tarafından kuruldu. Hamdi Erol, Yıldırım Aycan, Nursel Ozaner, Sabir Kocamaz, Necip Balaban, Köksal Köseler, Mehmet Örsel, Ahmet Şimşek, Lerzan Süzük, Malik Dülgeroğlu, Niyazi Oğuzlar Esat Bozbıyık, Adnan Binay. Vakfın amacı laik ve Atatürkçü eğitim amacıyla maddi durumu yetersiz çocuklara burs vermek, yurt açmak ve kültürel etkinlere imza atmaktı. Vakfın kuruluşu o kadar kolay olmadı. Tam iki yıl vakfı resmileştirmek için mücadele verdiler. 1998’de vakfın resmi kuruluşu gerçekleşti ve ilk mütevelli heyet başkanlığına mimar Nursel Ozaner getirildi.

denizli-desav-oldu-yasasin-dekev-eski-foto

KURBAN DERİSİ TOPLADILAR
Vakıf kuruldu kurulmasına da ortada vakfı döndürecek, amaçları gerçekleştirecek parasal kaynak yoktu. Kurban derileri toplayıp sattılar, kurban derisi toplayan o isimlerden biri Esat Bozbıyık’tı. O günleri hala gülerek anlatır. Vakfın ikinci para kazanma yöntemi çelenk işi oldu. Düğün ve davetler için DEKEV çelenkleri hazırladılar. Topladıkları paralarla kimsesiz ve maddi durumu yetersiz çocukların barınabilecekleri bir yurt yapmak istiyorlardı. O çocuklara bir de burs vereceklerdi.

Selem-Reklam

İşte o sırada İsmet Ali Abalıoğlu, Bekir Urganlıoğlu, Ali Yağlı, Metin Saydal, Ali Marım vakfa girdi, maddi manevi destek verdiler. Önceden Belediye konservatuvarı olan eski bina DEKEV’e kiralandı. Eski bina tamir edildi, içi tamamen yenilendi. Çok geçmeden yurt olarak hizmet vermeye başladı. Ta ki 2004 yılına kadar Belediye Başkanı Nihat Zeybekci Vakıftan binayı boşatmasını istedi.

denizli-desav-oldu-yasasin-dekev-1

ATATÜRK ERKEK ÖĞRENCİ YURDU YAPILDI
Boşalttılar! Geçici ikametle tam iki yıl geçti. Hiç biri boş durmadı, kapı kapı dolaştı. Hedef vakfın kendine ait bir binasının olmasıydı, kimsenin boşaltın demeyeceği.. önce arsa bulundu ve bağışlarla Atatürk Caddesi üzerindeki DEKEV Atatürk Erkek Öğrenci Yurdu inşaatı başlandı. 17 Şubat 2006’da açılışı yaptıklarında iki yıl gibi kısa bir sürede 162 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdunun her tür konforu sağlanmıştı.

denizli-desav-oldu-yasasin-dekev-yurt-acilis

BAKARSIN ŞEHRE KÜLTÜR GELİR
Kurulduğu günden bu yana önceliğini eğitim alanında hizmet vermeye ayıran DEKEV artık kültür alanında da hizmet verecek. Bunun ilk işaret fişeği 3 Mayıs Salı gecesi yaylı çalgılar dörtlüsü Nemeth Quartet’la başladı. Gruptan önce sahneye çıkan ve bir teşekkür konuşması yapan Metin Saydal mealen “DESAV kapandı ama üzülmeyin artık DEKEV var” dedi ve katkı yapanlara uzun bir teşekkür konuşması yaptı. DEKEV’in bundan sonraki rotasını bilmiyoruz ancak bugüne kadar yaptıklarına bakarak “güzel şeyler yapacaklar” demek mümkün.

Marmaris Active

$
0
0

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-h

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-hRALLİ
OFF ROAD
YAT FESTİVALİ

Marmaris Gezi günlüğümüz bu hafta aksiyon dolu sayfalardan oluşuyor.
Yoğun geçen hafta sonunda hazırlıklarını izleyip kaydettiğimiz tören ve açılış seremonisinin ardından, Marmaris’te ilk kez düzenlenen Türkiye Rallisini izleyip kayda aldık.
Off Road yarışları için hazırlıkları izledik, katılımcı- yarışçılara mikrofon uzattık.
Geleneksel Yat Festivali’nin bu yıl gerçekleşen 35.yıl etkinliğinin kokteyline katıldık, yat sahipleriyle görüştük.
Dolu dolu, filmlerin aksiyon sahnelerini aratmayan hareketlilik içinde geçen etkinlikler boyunca neredeyse hiç durmadık. Biz de aynı aksiyona kendimizi kaptırdık. Biraz yorulduk, biraz aç kaldık, biraz toz-toprağa bulandık. Ama inanın o kadar hızlı geçti ki zaman, ne yorulduğumuzun, ne de aç kalıp toza toprağa bulandığımızın farkına varmadık.
Zamanın keyfi mi? Biz hala dinlenmiş değiliz ama yaşadığımız keyif her şeye değerdi.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-marmaris-genel-goruntu

ERKEN ÇIKTIK YOL ALDIK
Yolculuğumuz bu kez diğerlerinden farklı bir seyir izledi. Her zamanki gibi son mesai günü değil, bir önceki gün yola çıktık.

Günlerden perşembe. Hazırlıklar tamam. Yine üç kişilik ekibiz. Demirbaş olarak ben ve Gökhan’ın yanına bu defa Ediz eklendi. Teknik malzemeyi ve kişisel eşyalarımızı taşıyan çantalarımızı araca yükleyip gün öğleyi aşarken yola koyuluyoruz.

Aracımız yolu ezberine almış, gaza basar basmaz yola revan oluyor. Cankurtaran, Tavas, Kale derken Muğla il sınırlarındayız. Bir süre sonra Muğla Denizli yolunun en yüksek tepesine, 1100 rakımlı tepeye az bir yol kala önümüzden Off Road araçları yüklenmiş iki katlı bir taşıyıcı gidiyor. İnip kaydediyoruz. Taşıyıcı araç şoförü keyifle selamlıyor bizi. Bir süre sonra yeni bir taşıyıcıya rastlıyoruz. O da başka bir yokuşu tamamlamak üzere. Onu da kısaca kaydedip yola revan oluyoruz. Fark ediyoruz ki, araçlar Marmaris’e taşınıyor, hem de Denizli’den!
Çok uzatmadan Marmaris’e varıyor, otele yerleşiyor, duş, temizlik falan derken yemek saatinde Marmarisli dostlarımızla buluşup ertesi günün planını yapıyoruz. Erken gelmekle iyi yapmışız. Bunu o gün değil ama iki gün sonra yorgunluk kendini gösterdiğinde anlıyoruz.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-acilis

GARAJDA CADDEDE KOKTEYLDE
Buraya Türkiye Motor Sporları Federasyonu’nun Marmaris’te ilk kez düzenleyeceği Ralli, beraberinde Off Road ve 35 yıldan beri Marmaris’te düzenlenen Yat Festivali’ni izlemek, kayda almak ve katılımcılara mikrofon uzatmak için geldik.

Ralli için hazırlıklara ayrılmış olan saha Marmaris İçmeler’de. Eski pazaryeri olarak bilinen ve şimdilerde hazine arazisi olduğu gerekçesi ile bakanlıkça el konulup pazaryeri olmaktan çıkan saha, geçici olarak ralli bakım ve hazırlık garajına dönüştürülmüş. Gördüğümüz kadarıyla hummalı bir hazırlık sürüyor. Neredeyse her aracın başında birkaç bakım görevlisi var. Takım tezgahları çoktan kurulmuş. Pilot ve kor pilotlar kafe bölümlerinde öbek öbek toplantı halindeler.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-acilis-1

Bir pilota yaklaşıyoruz. “Görüşebilir miyiz?” sorumuza, “elbette” yanıtını alıyoruz. “Bize bu ralliyi anlatın” diyoruz. “Tamam” diyor ve kısaca özetliyor. Kendisi Marmaris’te yaşıyormuş. Aslen Bursalıymış. İç mimarmış. İşi gereği sürekli olmasa da, zaman zaman yarışlara katılıyormuş, geçen ay Amerika’da oğlu ile bir yarışa katılmış…” Bu yarış önemli” diyor. İlk kez yapılıyor Marmaris’te. Uzun yıllar bunun için çaba göstermişler, nihayet gerçekleşiyormuş. Türkiye Motor Sporları Federasyonu Başkanı Serkan Yazıcı’nın Marmaris’te yaşıyor olması nedeniyle bu ralli ve Off Road gerçekleşmiş… Ama asıl olarak Marmaris Belediyesi’nin desteği ile yapılabiliyormuş. O nedenle belediyeye özel olarak teşekkür ediyorlarmış. Görüşmeden sonra alandan ayrılıyoruz.

TÖRENLERE DOKUNMAYIN EFENDİLER
Günün ilk etkinliği açılış seremonisi. Buna gösteri içerikli açılış töreni demek daha doğru olur. Marmaris’in en merkezi noktasında, bir yanı denize bakan, Atatürk heykelinin hemen önünde, sahil yolu, yat limanı kavşağındaki Sabancı Lisesinin önünde uzanan ana caddede hazırlıklar devam ediyor. Saat 15.30 itibariyle gösteri sürüşleriyle Ralli ve Off Road arabaları geçiş yapacaklar. Uzun ve sıkıcı konuşmalar yok bu kez. Daha önemlisi güvenlik önlemleri adı altında emniyet güçlerinden oluşan bir ordu da yok. Özgür bir tören izleyeceğiz. Biz daha da özgür olmanın avantajına karşın, çekim yapma sorumluluğuyla sağa sola koşuşturuyoruz ha bire. Birimiz binaların çatı katına, diğerimiz araç geçiş noktasına konuşlanırken, bir yandan da alana gelen gruplar ve araçların start noktasına gidişini kaydetmek üzere mevzi alıyoruz.

Alana gelen yollardan birine, Marmaris Türk Chapper Motor Grubu kalabalık biçimde giriş yapıyor. Üzeri çeşitli armalarla donatılmış deri ceketleriyle göz kamaştırıyorlar. Her biri sanki bir film karakteri. Kimi orta yaşlı, saçları dökülmüş ama dinç, kimisi sporculara özgü iri vücuduyla motorunun başında heykel gibi bekliyor, kimiyse sanki gezici dövmeci modeli. Hepsinin ortak özelliği kibarlıkları. Onlara yaklaşıp kısa bir bilgi almak üzere mikrofon uzatıyoruz.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-seyirci

Görüşmemiz biter bitmez motor grubunun genç bir üyesi, küçük bir gösteriye başlıyor. Gösteri tamamlandığında, motorcunun altındaki motoru bir cambaz kadar maharetle kullanışı seyirci olarak toplanan halktan büyük alkış alıyor.

Derken tören başladı. Araç geçişleri birer dakika arayla yapılıyor. Onlara Marmaris Türk Chapper Motosiklet Grubu ikişer motorla eşlik ederek gösteriyi renklendiriyor.

Protokol bölümüm protokole dahil olan ve olmayanlarca doldurulmuş. Hiç kimsenin bu durumdan rahatsızlık duymadığını gözlüyoruz. Belediye Başkanı Ali Acar dahil herkes sadece gösteri yapacak araçlara odaklanmış.
Tören araç geçişleriyle uzayıp gidiyor. Yüz civarında ralli arabası, elli civarında Off Road cipi geçiş zamanının hayli uzamasına sebep oluyor. Ama buna rağmen seyirci hala sıkılmadan ve kalabalık biçimde töreni izlemeye devam ediyor. Nihayet tören bitti. İlk dinlenme arası için bize fırsat doğdu. Ancak henüz gün bitmedi, haliyle işimiz devam edecek.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-genel-goruntu

YATLAR YATA YATA GİDER
Akşam saati yat limanındayız. Henüz beklenen kalabalık yoksa da, giderek kalabalıklaşacağa benziyor Liman Caddesi. Doğruca yat festivali bünyesinde yapılan bir etkinlik alanına gidiyoruz. Kürsü kurulmuş, küçük orkestra hoş ve hafif şarkılar çalarak kokteyl alanını dolduranların kulaklarının pasını siliyor. Ardından kürsüden anons başlıyor.
Bu törenin ne olduğunu kimden öğrenebiliriz? Neyse biraz kulak kabartalım sonra cevap verecek birilerini bulursak mikrofon uzatıp sorularımızın yanıtını alırız.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-yat-kaptani

Derken tören bitiyor ve sorumlu olarak Marmaris Uluslararası Yat Kulübü üyesi, organizasyon komitesinden Halit Kesgin beyi buluyoruz. Mikrofonumuza sorularımızın yanıtını o veriyor. Yanında, töreni yöneten yabancı kökenli hanımefendi var. Bizi birlikte yanıtlıyorlar.

Bu bir yarışmaymış. Yaklaşık 35 yıldır yapılan yat festivali bünyesinde bir etkinlikmiş. Uluslararası Yat Charter Show’a katılan yatların şefleri arasında dereceye girenlere ödülleri bu törenle verilirmiş. Türkiye’de ikinci kez düzenliyorlarmış. Bundan önce dünyanın çeşitli ülkelerinde aynı yarışmayı yapmışlar ve yapmaya devam ediyorlarmış!

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali

Kokteyl alanından ayrılıp bir yatı gezmek istiyoruz. Rehberliğimizi yapan Marmaris Belediyesi’nden Evren Özkan, bizi Belediye Meclis Üyesi Oktay Ünlü’nün yatına davet ediyor. Yatın adı oldukça manidar, “Queen of Datça.” Neden Queen of Datça? “Cansız şeyler, eşyalar İngilizce de dişildir. Teknenin ilk sahibi bir İngiliz. Datça’yı çok seviyormuş. O nedenle Datça adını vermiş tekneye. Dişil niteliğinden dolayı da Queen, yani kraliçe sıfatını uygun görmüş” açıklaması teknenin kaptanından geliyor.

Gulet tekneyi gezip bölümlerini kaydediyor ekibimiz. Bu arada tekne sahibini, kendisini bekleyen Amerikalı misafirlerinde fazla uzak tutmamak için kısa bir röportaja davet ediyoruz. “Tabi” diyor. Teknenin burnuna geçip mikrofon uzatıyoruz.

Bu gün karanlıkta kayıt aldık. Denizi, havayı, göğün mavisini, yatların yelken direklerini, gündüz gözüyle görmek gerek diyoruz. Ertesi sabah yeniden gelmeliyiz diyerek bu günü noktalıyoruz. Ertesi sabah ilk işimiz yat limanını ziyaret etmek oluyor. Bizimkiler Liman Caddesi’ni arşınlarken, ben de Marmaris Kalesi’nden kuşbakışı izleyip, birkaç fotoğraf çekiyorum.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-yarisi

HIZ GÜÇ VE TEHLİKENİN AŞKI
Nihayet saatler akıyor. Ralli için zaman hızla yaklaşmakta. İlk bilgiye göre saat 12.00 civarı, son ve kesin bilgiye göre ise 12.10’da ilk yarışçıyla seyir bölümünde karşılaşacağız. İçmelerden gelip Hisarönü-Datça yoluna arkadan çıkan güzergah Marmaris Rallisi’nin birinci etabı olarak seçilmiş. Seyir için ayrılmış en uygun yer de işte bu güzergahın heyecanlı bir noktası. Üç kişi biz, Evren ve Duran’la toplam beş kişilik ekip olarak izleme noktasındayız. Ama herkes orada! Tüm basın ve ralli tutkunları yolun güvenlikli bölgesinde meraklı bir kalabalık oluşturmuşlar. Bir saati aşkın süre çakılı kalıyorum yerimde. Gökhan başka bir noktada, Ediz araçların geliş yönünde mevzi tutmuşlar. Araçların geçişi tamamlanıyor ve bir hızla toparlanıyoruz. Hedef ikinci etap.

İkinci etap daha zor bir parkurda gerçekleşecek. Bir yanı Akdeniz ve Ege’nin mavi sularına açılan kıyı yolu boyunca yarımadayı kat edip ralli sahasına ulaşıyoruz. Bu etabı da farklı noktalardan izleme olanağımız oluyor. Ama ilk parkur üzerindeki seyirci de basın ilgisi de yok bu kez. Herkes ya öğle yemeğinde ya da dinlenmeye çekilmiş durumda. Oysa en güzel aksiyon bu etapta yaşanıyor.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-gosteri-alani

ŞİMDİ GÖSTERİ ZAMANI
Yarışma heyecanı harika. Neredeyse sabahtan beri sahadayız. Yarımadayı baştan sona dolaştık sayılır. Gün öğleyi aştı. Elimizdeki programa göre saat 17.30’da bir başka alanda gösteri startı verilecek. Seyirci gösterimi adıyla yapılacak yolan bu etap yarıştan çok izleyenlere yönelik şov olacak.

Gösteri tam saatinde başlıyor. İçmeler girişinde, hemen sağdaki ormanlık alanda parkur hazırlanmış. Start noktası girişte. Çam ağaçları içinden dolaşıp gelen araçlar gösteriyi yine start noktasına dönerek tamamlıyorlar. Yaklaşık bir saati aşan bir süre gösteriyi izliyoruz. Önce ralliciler, ardından Off Road pilotları başlangıç çizgisinden start aldılar. Gösteri sorunsuz biçimde tamamlanıyor.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-odul-toreni

ÖDÜL GECESİ
İlk günün akşamı bir kokteyle katılıyoruz. Bir önceki yılın Türkiye Ralli Şampiyonası’nı kazananların ödüllerinin verildiği tören çok katılımlı kokteylle birlikte düzenleniyor. Ralli ve Off Road pilotları, teknik ekipler, yöneticiler, görevliler, basın ve protokolden oluşan free bir kalabalık.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-odul-toreni-3

Tören öncesi yapılan kısa konuşmalardan sonra sahneyi Azeri Şarkıcı Tünzale Agayeva alıyor. Ses çok iyi. Caz tekniğiyle beslenmiş müzik, Azeri yerel modlarla harmanlanarak hoş bir tınıya dönüşmüş. Genç şarkıcıya salondan yükselen alkışlar bis yaptırıyor, ikinci şarkıyı aynı zevkle dinliyoruz.

Tören başladı. Kısa bir konuşmadan sonra ödüllere geçiliyor. Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar ve protokol üyeleri sahneye çıkıp önceki yılın şampiyonasında dereceye girenlere ödüllerini veriyorlar.

denizli-marmaris-ralli-off-road-yat-fetivali-ralli-odul-toreni-

Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar, yaptığı konuşmada motor sporlarına çok uygun bir coğrafyaya sahip olduklarını belirtti. Uzun yıllar burada böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapmak istediklerini ve nihayet bunun gerçekleştiğini vurgulayan Başkan Acar, bu nedenle sporculara, pilotlara ve Federasyon’a teşekkür ettiğini açıkladı.

Gün böyle sona ererken, bizim de bu haftaki serüvenimize nokta koyma zamanı geliyor. Loong Weekend, yani uzun hafta sonu tatili için sebeplerimizi çoğaltıp geri dönüyoruz.

Marmaris maceramız sürecek. Önümüzdeki haftalar balıktan sanata farklı konularda yaptığımız gezileri sizler için kaydedecek, ekranlara ve sayfalara aktarmaya devam edeceğiz.

(Hazırlayan: Yaşar TOK)

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…

$
0
0

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-h

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-h

Denizli iş dünyasının renkli simaları, kıyasıya mücadeleye rağmen bir arada olabilen siyasetçileri, sağlık dağıtan hekimler ile geçmişe yolculuk yapıyoruz.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-6

İKTİDAR-MUHALEFETİ AYNI KAREDE
Siyaset rüzgarı yine sert esiyordu ama bugünkü kadar ayrışma yoktu. İşte buna bir örnek… Bir törende dönemin iktidar partisi ANAP ile muhalefet partisi DYP’nin Denizli Belediye Meclisi üyeleri aynı karede görülüyor. (Soldan sağa) Burhanettin Akar (ANAP), Ahmet Efe (ANAP), Levent Bozbay (ANAP), Ali Naili Oğuz (ANAP), İbrahim Çavdır (ANAP), Fehmi Barut (DYP), Hasan Fehmi Yılmaz (ANAP), Fevzi Şenel (DYP).

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-11

MÜDÜR BEY’İ UĞURLAMA SEREMONİSİ
Uzun yıllar önce Merkez Bankası Denizli Şubesi’nde müdür olarak görev yapan Ahmet Naycı, başka bir ile atanmış, personel bu tayine çok üzülmüştü. Banka personeli, veda öncesi bir araya gelip anılarda kalan bu fotoğrafı çektirdi.

gecmis-zaman-olur-ki-yeni-haber-arasi

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-9

NİŞANLILIK GÜNLERİ
Uzun yıllardır turizm sektöründe faaliyet gösteren Muzaffer Konakçı, Denizlili bir işadamıdır. Yatırımını Fethiye’ye yapan Konakçı, Otel Meri ile yöre turizmine hizmet sunuyor. Fotoğraf ise bugün mutlu bir evlilik sürdürdüğü eşi Arife Konakçı ile nişanlılık döneminden.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-14

PROTOKOL TÖRENDE
Atatürk Stadyumu’nda bir bayram günü. Törende dönemin Denizli Belediye Başkanı Ali Aygören ve eşi Nursel Aygören ile yine dönemin Denizli Valisi Yusuf Ziya Göksu Meral Göksu ekiplerin sunduğu gösteriyi izliyor.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-16-05-2016-15

EĞLENCENİN ZİRVE YAPTIĞI ANLAR
İşadamları ve doktorlar bir arada eğleniyor. Hem de ne eğlenme ama. Masadakilerin kimi alkışla, kimi şarkıya katılarak sanatçıya eşlik ediyor. Fotoğrafta kimler mi var? Hemen sıralayalım: (soldan sağa) İşadamı Halim Sivri, Dr. Ahmet Payzanoğlu, Dr. Nazım Tuğrul, Dr. Volkan Kiper, işadamı Hayati Tavaslıoğlu, işadamı Feridun Aksel ve işadamı Sacit Sivri.

Mavi ile yeşilin kucaklaştığı yer: EŞENLER GÖLETİ

$
0
0

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-h

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-h
Yeni günün taze saatlerinde yürümek için belirlenen rotaya giren insanlar ilk anda normal yoldan yürümeye başlayınca bir hayal kırıklığı yaşarlar. Bu normal karşılanmalıdır. Zira doğada yürümeye koşullanmış beyinlerde asfaltta yürümeye başlamak iticidir. Hayaller öyle kurulmamıştır çünkü. Oysa durum çok kısa sonra anlaşılır ve beklentinin gerçekleşeceği hissi hakim olur.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-1


Tavas ilçesinin son köyü (şimdi mahalle adıyla anılıyorlar) Alpa’ya ulaştığımızda bir yanımızda Bozdağ karşımızda ise Sandıras Dağı duruyordu. Sabahın ilk saatlerinde henüz afyonu patlamamış insanlar çantalarını alıp yürüyüşe koyulduklarında güne dair hayallerini de ceplerine koymuş olarak adımlarını atmaktaydılar.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-2

Bulunulan yerden biraz yürüdükten sonra üç ilçenin sınır oluşturduğu noktaya da ulaşılıyor aslında. Burası Acıpayam, Tavas ve Beyağaç ilçelerinin sınırlarının kesiştiği yer oluyor. Alpa – Karaismailler ve Eşen köyleri bu noktada sınırlarını ayrıştırıyorlar. Alpa yönünden gelip sağa dönülürse Beyağaç yönüne doğru gidilirse Acıpayam köylerine ve geride de Tavas’a bağlı Alpa ve Kozlar kalır. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-3
Yönümüzü batıya çevirip, yani gidiş yönünde sağa dönerek Eşenler bölgesine yürüyoruz. Rotamız bu şekilde belirlendiği için hedefimize Eşenler Göleti’ni koyuyoruz. Kozlar ve Alpa yerleşimlerini arkamızda bırakıp orman içine girdiğimizde suyu azalmış dereler, henüz su tutamamış yeni gölet tabanlarıyla karşılıyor bizi. Çevreye bakıp biraz da hayıflanarak su tutulduğu zaman göl olacak yerlerden yürüyüp gidiyoruz Eşenlere doğru.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-4
Uzun sayılabilecek bu yolda yolun güzel olması ve oran içi düzenli bölgeler olduğundan rahatça yürüyoruz. Kızılçam ormanlarının meşelerle desteklendiği yerlerden geçip irice bir tepede durup çevreye baktığımızda uzakta Bozdağ’ın en batı yükseltilerini görüyor biraz da dinleniyoruz. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-5
Bulunduğumuz yerden aşağılara doğru yürüyünce kısa süre sonra çamlı bölgeler arasından Eşenler Göleti’nin maviliğiyle çam ormanlarının kucaklaşmasına tanıklık ediyoruz.

grandberk-tabildot-ara-reklam

Bir sevinç hali, bir heyecan durumu yaşıyoruz. O zaman kadar olan yorgunluğumuzu unutuveriyoruz birden. Önümüzde açılan “Y” görünümlü Eşenler Göleti tüm güzelliği ile sere-serpe uzanmış öyle duruyor önümüzde.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-6

Anı fotoğrafları çekilip çevre seyredildikten sonra göletin sahiline doğru yürüyoruz. Burada balık avlamak bahanesiyle bu güzelliği yaşamak isteyen piknikçileri görüyor selamlaşıyor ve ikram teklifleri için teşekkür edip göletin doğu sahilinden yürüyerek doğu koyuna doğru ilerliyoruz.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-7

Yer-yer suyu çekilmiş ve çatlamış topraklar üzerinden yürüyüp kısa mola için durup suyun azlığı üzerine söyleşiyoruz. Grup olarak anı fotoğraflarımızı çekip yine sahilden yürümeye devam ediyoruz. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-8
Eşenler göletinin suyu olması gerekenin çok altında ve gölet kenarından çekilmiş su yataklarından batı koy’una doğru yürüyoruz. Buralarda Keyiflenen yürüyüşçüler zaman-zaman kurumuş çam ağaçlarına tırmanarak heyecanlarını yaşıyor ve burada olmanın zevkini yaşıyorlar. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-9
Eşenler Göleti batı koyuna ulaştığımızda su içinde kalıp kuruyan çam ağaçlarının görüntüleriyle önceden su içinde olup su çekilince karada kalan genç çam ağacı kurularını fotoğraflıyoruz.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-10

Zamanın iyi değerlendirilmesi için kısa süreli yemek molası verip tekrar yola koyulup Büyük Eşen yaylasına ulaşıyoruz. Burada halen çobanlığa devam eden insanların olduğuna tanıklık ediyoruz. Ancak günün bu saatinde hayvan otlatmaya gittikleri için ancak ağıllarda kalmış kuzularla karşılaşabiliyoruz.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-12

Barakalar, güneş enerjisini elektrik enerjisine çevirme aparatları ile “tuzlak”lar dikkatimizi çekiyor. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-13
Çevreyi izleyerek Büyük Eşen düzünden yürüyüp günün sonunda ulaşmayı planladığımız krom madeni elekleme tesislerinin olduğu bölgeye yürüyoruz. Yolda güzel anlara, sohbetlere tanıklık edip hoş zamanlar geçirmenin keyfini çıkarıyoruz.

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-14
Yaprakların dökmekte geç kalmış ağaçlar arasından son bölümler de geçip Eşenler mahallesinin en üst bölümünde yer alan Maden ocakları bölgesinden geçip bizi bekleyen aracımıza ulaşıyoruz. Zamanın akşama döndüğü anlarda yürümenin verdiği yorgunlukla araçtaki yerlerimize oturup çantamızda kalan son yiyecekler ve içeceklerle kendimizi ödüllendirerek dönüşe geçiyoruz. 

denizli-zeki-akakca-esenler-goleti-15
Özel bilgiler;
Eşenler Göleti rotası başlangıç noktası olan Alpa dan itiş noktası Eşenler yerleşim yerine kadar toplamda 15 km. uzunlukta. Her iki noktadan da yürünebilir nitelikte olan bu rota her mevsim de yürünebilir. Ancak Eşenlerden başlanırsa yokuş çıkılacağı için daha yorucu olabileceği gözden kaçırılmamalı. Ancak Eşenler’den başlayıp göle çıkıp dönmek şeklinde de parkur ayarlanabilir.

Nasıl gidilir: Özel araçlarla da gidilebilir minibüs ya da otobüsle de. Araçlar ya Alpa da yahut Eşenler mahallesinde bekler. Diğer bölümlerde araçla gidilme. Ancak arazi araçları burada daha rahattır. Denizli Kozlar arası 80 km. Eşenler 85 Km.

Yeme-içme: İçme suyu sıkıntısı olmayan bölgede (yazın dikkatli olmak gerekir kaynak suları kuruyabilir) yemek için herhangi bir tesis yoktur. Ancak Beyağaç ilçe merkezi ile Uzunoluk Mahallesi’nde alabalık yenebilecek yerler vardır. Yine Beyağaç ilçe merkezinde lokantalardan yararlanabilirsiniz. (Pazar günü lokantalar kapalı pideciler açıktır)

Denizli-Bayağaç: 96 km. Yemek ve suyunuz yanınızda taşımanız önerilir. Çadırlı kamp için de ideal bölge olduğu belirtmeliyim. Özel aracıyla gidenler kamp için gölete kadar ulaşabilir. Ancak yürüyüş için rotayı belirleyerek ve yöreyi bilmiyorlarsa rehber almalıdırlar.

DENİZLİ HOROZU

$
0
0

denizli-isin-asli-denizli-horozu-m

Güvercinleri yazdım, bu kez horozcular peşime düştü: “Bizi de yaz, bizi de yaz” dediler. Ayrımcılık yapmamak için “ horoz da bu memleketin öz evladı değil mi?” deyip, soğuk ama güneşli bir öğleden sonrasında “ horozseverlerin” peşlerine düşüp Bozburun’a gittim.
Neden mi? En uzun öten horozu dinlemeye..

En iyisi baştan anlatayım:
“Güvercin kardeşliği”ni hatırlıyorsunuz değil mi? Bendenizin kaleminden çıkan güvercin hikayesi çok sevilmiş. Bana telefon açıp görüşlerini ve tebriklerini aktaranlar olduğu gibi, sosyal medyayı işgal edenlerde vardı. Twıtter o gün güvercin severlerin istilasına sahne oldu. “Güvercin iyi güzel de, bunun bir de horozu var. Onu da yaz” dediler. Peki yazalım:

KADİM BİR HOROZ
Denizli horozu kadim bir ırk. Kökleri Laodikya’ya kadar uzanıyor. Prof. Dr. Celal Şimşek kazılar sırasında buldu. Bizimle de paylaştı. 1900 yıllık horoz kabartmasında bildiğimiz horoz dövüşü var ve üstelik Denizli horozu! Denizli horozu o dönemin en çok sevilen ve saygı duyulan hayvanları arasında yer alıyormuş. Günümüzde de bilinir ki; horoz, İslam ve Türk geleneklerinde de önemli bir sembol. Mevlevi dergâhlarında horozun olduğu yere uğur geleceğine inanılırmış. Aynı şekilde inananlara namaz vaktini duyurduğu için de horozun ötüşü mübarek kabul edilirmiş. İranlılar horoza, güneşin doğumunu müjdelediği için, sabah müezzini derlermiş. Horoz sembolünün Avrupa’da, özellikle orta çağda, inanç ve ümidin simgesi olarak sıklıkla kullanıldığı biliniyor. Anadolu’da halen insanlar küçük dileklerinin yerine gelmesinde horoz adarlar ve keserler.

seval-kabartma-ic

ATHENA- ARES AŞKININ BEKÇİSİ
Peki Denizli horozu neden uzun uzun öter?..
Mitolojik hikayeye göre; Athena, Zeus’un karısı tarafından çirkinliği ile bilinen demircilik zaanatıyla uğraşan ateşler tanrısı Hephaistos ile evlendirilir. Hephaistos, sabaha kadar demir dövmekte, sabaha karşı döndüğünde ise hemen uykuya dalmaktadır. Bu duruma katlanamayan Athena ise gönlünü yakışıklı ve genç savaş tanrısı Ares’ekaptıptırır. Ares, Hephaistos’un yokluğunu fırsat bilerek her gece Athena’nın Knidos’daki evine gidip Athena ile birlikte olmaya başlar ve evin kapısında da bir askerini nöbet tutmak üzere görevlendirir. Asker, her sabah güneş doğarken Ares’e haber vermekte ve Ares’teHephaistos gelmeden toparlanıp evden çıkmaktadır. Zamanla, Ares ile Athena’nın birlikteliği tanrılar arasında duyulur ve dedikodular çıkmaya başlar. Zamanla, Ares ile Athena’nın birlikteliği tanrılar arasında duyulur ve dedikodular çıkmaya başlar.

Selem-Reklam

Bu dedikodular, Hephaistos’un da kulağına gider ve bir plan yaparak onların bu birlikteliğini kanıtlamak ister. Athena’nın yatağına kendi hazırladığı demirden bir ağ serer ve güneşin doğmasıyla bu ağın kapanacağı bir düzenek hazırlar. Hephaistos sabırla beklemeye koyulur. Günlerden bir gün, Ares yine Athena’nın evine gider, o gün ise Ares’in kapıya bıraktığı asker uyuya kalır ve Ares’e güneşin doğduğunu haber veremez. Güneşin doğması ile birlikte Hephaistos’un kurduğu düzenek Ares ve Athena’nın üzerine kapanır. Artık Hephaistos bu birlikteliği kanıtlamıştır ve tanrılar tarafından ceza olarak Ares’in Trakya’ya sürülmesi kararlaştırılır. Bu duruma çok sinirlenen Ares kapıda uyuya kalan askerini horoza çevirir. O günden sonra horoza çevirilen asker, her sabah gün doğduğunda uzun uzun öterekAres’in kendisini affetmesini bekler!

ic

HOROZUN SÜLALESİ VAR!
Gelelim günümüze;Amazon Akvaryum’un sahibi Sermet Kayabaşı’nın Bozburun’dakümesleri var. Kümeslerde 25 tane Denizli horozu var. Allah sizi inandırsın Sermet Bey horozun, babasını, babasının, babasını tanıyor. Başlıyor anlatmaya:“Safkan Denizli horozlarında olması gereken bazı işaretler vardır. Bunlardan bazıları Horozun ayakları tırnakları dahil siyah olmalıdır. Horozun gözleri koyu renkli (siyah) olmalıdır. Bariz şekilde kırmızı ve açık renk olmamalıdır. Kulak altında küpe adı verilen beyazlık olmalıdır. İbikleri genelde balta ibik şeklinde büyük ve dik olmalıdır. Küçük ve yatık ibik olmamalıdır. “
Devam ediyor:
“Denizli horozunun dinleyenleri rahatsız etmeyen, aksine dinleyenlere zevk veren uzun bir sesi olması gerekir. Bu yüzden sesi kalın olması tercih sebebidir. Ses ne kadar kalın olursa o kadar kulağa hoş gelir. Hatta yetiştiriciler bu farkı seslerle şöyle ifade ederler. Denizli horozu “ü” sesi ile ötmez. Ses en azından “ö” sesi olmalıdır. Daha iyi ses ise “o” ile ötümdür. Bu arada horoz “o” sesi ile başladı ise sonuna kadar “o” sesi ile ötmelidir.” En iddialı ötüş 24 saniye imiş..

denizli-seval-horozlar-ic
HOROZCULAR HADİ GENE İYİSİNİZ!..
8 aylıkken ötmeye başlıyor ve 7-8 yaşına kadar yaşıyor. Denizli horozlarının Demirkır, Pamukkır, Al, Siyah, Pekmez kefi renkleri olduğunu öğreniyorum. Boyları 75 santim. Ünlü horozcu Halil Amca’nın horozlarının boyu ise 90 santim. İşin içine ırk girdiğinde bir horoza 4 tavuk eşlenmiyor, bir horoza bir tavuk. Kimlik için İsim veriliyor ve bu sayede deden toruna 8-9 nesil öncesi bilinmiş oluyor.

Meraklısına küçük not: Eskiden bahçeli evlerin ortalarından arıklar geçermiş. O evlerde ya Denizli horozu ya da Denizli güvercinleri beslenirmiş. Eski yetiştiriciler horozlarını çok temiz kümeslerde çok özel yiyeceklerle (kuru üzüm, zeytinyağlı buğday vb.) beslerlermiş. Bir genetik uzmanıymışçasına çok iyi damızlıkçılık yaparlarmış..Nerede o eski günler? Belediye mahalle arasından kümesleri yasakladığı için Denizli horozu artık yetişmiyormuş.. Anlaşılan kentleşme, Denizli horozuna zarar veriyor. Apartmanlarda horoz yetişecek değil ya?..


Balık tutkunlarına yeni rota MARMARİS

$
0
0

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-h

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-h

Long Weekend Marmaris diye çıktığımız yolda 8. durağımızdayız. Marmaris’te “Uzun hafta sonu tatilimiz” yeni bir serüvene hazırlanıyor. Tekneyle denizde olta balıkçılığı!

Denizli’den yola çıkan ekibimiz oldukça kalabalık. Denizli Haber’in usta olta balıkçıları Selami Aydın ve Metin Eltaş’ın yanı sıra Denizli Amatör Olta Balıkçıları Derneği Başkanı Halil İbrahim Kartlı ve dernek yönetiminden Murat Saydam bize katıldı. Ayrıca olta balıkçılığı konusunda tutkusuyla tanınan Denizli iş dünyasından Gökhan Sarıkaya ve Onur Aysu bu serüvenimizde bize ortak oluyorlar.

Ege ve Akdeniz’in Anadolu kıyılarında birleştiği koylara doğru yelken açmaya hazırlanıyoruz. Sabahın oldukça erken saatleri! Gün henüz ışımaya başlarken Hisarönü körfezinde hazır bekleyen tekneye ulaştık. Araçları park edip malzemelerimizle tekneye biniyoruz. Rehberimiz, her zaman olduğu gibi bizi yalnız bırakmayan Marmarisli dostumuz Vahap Akkaya.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-11

HAZIRLIKLAR BAŞLIYOR
Tekneye çıkar çıkmaz hareket ediyoruz. Tekne sahibi Osman Nuri Kargın 40 yıldır bu sularda deneyimli kaptan. Yardımcısı İbrahim bey. Birlikte tekneye yol verirken, zaman yitirmeden hazırlıklar başlıyor. Bizimkilerin söylediğine göre biraz geç kalmışız. Daha erken, alacakaranlıkta yola çıkmak gerekiyormuş. O nedenle hızlı hareket ediliyor. Olta kamışları, yemler çantalardan çıkıyor, misinalar, oltalar kontrol ediliyor ve teknenin uygun bir yerinde mevzi alınıyor.
Hazırlıklar devam ederken, Denizli’den gelen ve olta hazırlığını sürdüren ekip üyelerinden bazılarına mikrofon uzatıyoruz.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-4

EKİBİMİZ BİR HAYLİ HEYECANLI
Ekibimiz oldukça heyecanlı. Bölgenin en önemli av alanlarından biri olan Marmaris’te balık deneyimi yaşayacak olmalarının heyecanı hem yüzlerine, hem de konuşmalarına yansıyor. Temenniler ortak. İyi bir gün geçirmek, denizden balık çıkarmanın tadına varmak.

Bizim bu andan itibaren yapacağımız tek şey, oltalarıyla tekne güvertesine dağılmış ekibin icraatını gözlemek olacak. Biraz da enerji depolamak diyelim. Nasılsa bir süre sonra günümüz, tüm faaliyeti kayda almak için baştan kıça koşuşturmakla geçecek.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-9

EN VERİMLİ ALANLARI KEŞFEDİYORUZ
Körfezde güneybatıya doğru yol alıyoruz. Hazırlanan oltalara yemler takılıp denize salınmış. Ancak henüz hedefe ulaşılmış değil. Asıl av için daha açığa ve derin noktalara ulaşmak gerekiyor. Hedef, ortalaması 40-60 metre arasında değişen derinliklere ulaşmak. Bir de kaptanın sözünü ettiği meraya. Yani balıkların yaşam alanı olarak seçtikleri diplere.
Kıyıdan fazla uzaklaşmıyoruz. Aradaki mesafe neredeyse hep aynı ölçüde korunuyor gibi. Kıyıların çoğu el değmemiş, doğal özelliklerini korumakta. Denizden hızla yükselen yamaçlar ve fundalık bitki örtüsü yapılaşma için pek çekici bulunmuyor anlaşılan.

Burada mercan avı için demir attık. Ekip ilk hedefe ulaşmanın rahatlığıyla teçhizatı yeniden gözden geçiriyor. Yemler oltalara takılmaya başladı. Kaptan bulunduğumuz noktaya demir atıyor. Oltalar fora!
Bir yandan çevreyi izliyor, bir yandan bizimkilerin denize salınmış oltalarını gözaltında tutuyoruz. Ama fazla kalmıyoruz.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-6

AMAÇ SADECE BALIK DEĞİL ELBET
Bir süre geçiyor, teknemiz demir alıp yola devam ediyor. Aslında amaç sadece balık avlamak değil. Yanı sıra gezdiğimiz suları çepeçevre saran doğal ve kültürel güzellikleri de keşfetmek. Mümkünse yanaşıp görmek, mümkünse bilgilenmek. Olmadı, bilen birilerine danışmak!

Teknemiz küçük bir adacığa paralel yol alıyor. Kıyısı boyunca eski bir yerleşmeye ait mimari kalıntılar göze çarpmakta. Nihayet yamaçta oldukça iri bir yapı iskeleti göründü. Rehberimizin yaptığı kısa açıklamaya göre, burada yaşam Cumhuriyetin hemen sonrasına kadar sürmüş. Ne ki, mübadele döneminde boşaltılmış ve giderek yerleşmenin izleri kaybolmuş. Karşımızda duran yapı ise bir kilise kalıntısıymış.

Teknemiz yanaşıyor. İnip yapıya yürüyoruz. Anlaşılan öyle pek yalnız kalmıyor ada. Bunu kiliseye çıkan patika üzerindeki ağaçlara bağlanmış dilek bezlerinin çokluğundan anlamak mümkün.

Yapıya kalıntı demek doğru mu bilmem. Çatısı dahil önemli ölçüde ayakta. Bahçe duvarları, çakıl taşlarından yapılmış mozaik döşemeleri hala sapasağlam. İç mekan harap olmuş. Ama yine de ikonolojik bazı izler zamana karşı direnmiş. Girişin solunda, ortalarda yer alan mumluğun arka duvarındaki çivit mavisi zemin, sarıyla çizilmiş haç ve koyu kırmızı İsa figürü capcanlı duruyor.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-1

MERCANLAR BİZİ BOŞ GÖNDERMİYOR
Yeniden tekneye dönüyoruz. Kaptan geldiğimiz yola geri dönüp demir alıyor. Pırıl pırıl Ege sularında balık avlamasak bile olur. Öyle berrak, öyle mavi, öyle davetkar.
Nihayet başta öngörülen derinlikte sulara varılıp yeniden demir atılıyor. Yine oltalar atılıyor, yine bekleyiş başlıyor. Bu kez çok beklemiyor oltacılarımız. İlk mercan sevinç sesleri arasında çekiliyor. Bu durakta ilk balığı yakalayan teknenin kaptanı. Ardından bizimkiler başlıyor. Oltaya gelen dip balığını yeniden denize bırakıyorlar, ne var ki yukarı çıkışta vurgun yediği için yaşamıyor. Ölü balığı ilk gören martı teknenin üzerinde daireler çizmeye başlıyor. Derken ikiye, üçe çıkıyor sayıları. Nihayet cesareti toplayan martı dalışa geçip teknedekilerin bravo sesleri arasında balığı kapıp havalanıyor.
Bu arada deniz kalabalıklaşmaya başladı. Bulunduğumuz noktada suların daha sakin oluşundan mı bilinmez ard arda başka teknelerle karşılaşıyoruz. Kimisi el sallıyor, kimisi hızla geçip gidiyor.

Buraya, bu sulara gelip, bu güzel havada yüzmemek olur mu? Denizin davetkar mavisine Gökhan Sarıkaya cevap veriyor. Mayosunu giyip kendini derin sulara bırakıyor.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-2

OLTA TİTREŞİMİNİ HİSSETMEK GİBİSİ YOK
Balık beklemek, suda misinanın hareketini gözlemek, o titreşimi olta kamışında hissetmek güzel bir duygu olsa gerek. Ama yemek duygusu daha baskın olmaya başlıyor. Öğle saati geldi, şimdi yemek zamanı. Güverteyle sintine arasına kurulmuş mutfakta hazırlanan yemekler tabaklarla ortadaki masaya taşınıyor. Basit bir öğle yemeği yiyoruz. Ortada konserve barbunya pilaki, tabaklarda salata, menemen ve konserve ton balığı. Suda, açık havada, bol oksijenli ortamda kalmak çabuk acıktırır ya, biz de yemeğe başlar başlamaz nasıl acıktığımızı keşfediyoruz.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-5

Yemek çabuk geçti. Ekipten bazıları üst güvertede uzanmış güneşleniyor. Ne de olsa oksijen çarpılmasına uğradık. Şöyle uzanıp bunu hazmetmeye çalışmak hem dinlendirir, hem keyfini çıkartır. Biraz da yoruldular mı ne?
Hava esmeye başladı. Deniz mutedil dalgalı. Yanımızdan, önümüzden tekneler geçiyor, yarattıkları dalga bizim teknemizi sallıyor.

Yerimizi değiştiriyor kaptan, yine 40-60 metreye ulaşan derinliklere doğru hareketleniyoruz. Orhaniye koyundayız. Burası son durağımız olacak. Bundan sonra gidilecek yer var ancak bizim zamanımız yok. Gün akşama doğru süzülürken, havanın serinliği giderek artıyor. Öğle saatlerinin durgun ve sıcak havası yerini rüzgarlı ve biraz üşüten bir serinliğe bıraktı.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-3

VE DÖNÜŞ YOLUNDAYIZ
Daha buradan ayrılıp, Marmaris’e varacak ve Denizli’ye geri döneceğiz. Yolumuz uzun, erken çıksak fena olmaz!
Geldiğimiz noktaya geri dönüyoruz. Yine Hisarönü’ndeyiz. Ekip tekneyi terk ederken biz kaptana mikrofon uzatıyor ve bu günkü geziyi, güzergahı, mekanları ve koyları anlatmasını istiyoruz.
Peki ya bizimkiler? Denizli’den bir gün önce gecenin geç saatlerinde Marmaris’e ulaşan, sabaha karşı yataktan kalkıp balığa çıkan ekibin yorgun üyeleri? Onlar ne düşünüyor bu günün macerası hakkında?

EKİBİMİZ NE DÜŞÜNÜYOR?
Denizli Amatör Olta Balıkçıları Derneği üyesi genç arkadaşlarımız Halil İbrahim Kartlı ve Murat Saydam, görevleri ve misyonları gereği sürdürülebilir avcılığa dikkat çekiyor. Balıkçılık alanında ciddi çalışmalara imza atan genç ekip, özellikle Denizli’deki tatlı su balıkçılığına yönelik çalışmaları özetliyor, amatör balıkçılara tavsiyelerde bulunuyor.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-7

Denizli iş dünyasından Gökhan Sarıkaya ve Onur Aysu’ya da kulak veriyoruz. Zira onların ne söyleyeceği çok önemli. Hobi olarak yaptıkları amatör balıkçılık serüvenleri bir hayli uzun. Gitmedikleri deniz, avlanmadıkları bölge yok dersek abartmış sayılmayız. Aslında ekibimizin en ustaları da onlar. Marmaris macerasından bir hayli memnun ayrılıyorlar. Sarıkaya ve Aysu’nun tavsiyelerine kulak vermek gerekiyor. Ortak görüşleri, Marmaris’e gelmek, burada oltaları suya bırakmak, balık avcılığından çok daha öte bir duygu.

Denizli Haber ekibinden Selami Aydın ve Metin Eltaş, Marmaris’i balık ile sınırlamamak gerektiğini anlatıyor. Yeşil ve mavinin en güzel renklerini harmanlandığı cennet koylarda balık avlamanın eşsiz tadının mutlaka yaşanması gerektiğini ifade ediyor. Günün yorgunluğu, balık avının tadı ve cennetten köşelerde geçen anların keyfi hala yüzlerinden okunuyor.

denizli-balik-tutkunlarina-yeni-rota-marmaris-12MARMARİS MACERAMIZ SÜRECEK
Yeni Marmaris maceralarımızı sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Mesela Mavi Yolculuğa çıkacağız. Tüm yarımadayı, yarımadanın sayısız koyunu, kıyısını doğal güzellikleriyle size taşıyacağız.
Mesela Marmaris’in sanat haritasını çıkaracağız. Yıl boyu sergilerde, salonlarda icra edilen müziği, resmi, tiyatroyu, fotoğrafı; tatil mekanlarına özgü eğlenme biçimlerini paylaşacağız.
Biz Marmaris’i görmeye, yazmaya ve konuşmaya devam edeceğiz.

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

$
0
0

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-h

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-h

Bu hafta Denizli iş dünyası, kamu görevlileri ve basın camiasından fotoğraf kareleriyle geçmiş zamanda yolculuğu sürdürüyoruz. İyi seyirler…

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-2

DTO’DA HESAP ONUN İŞİYDİ
Fotoğrafta eşi Edibe Hanım ile birlikte görülen Elmas Kızılelma, uzun yıllar denizli Ticaret Odası’na hizmet etti. Muhasebe servisinin sorumlusuydu. Ebediyete göç eden Kızılelma çiftini rahmetle anıyoruz.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-12

DOSTLARIN KEYFİ YERİNDE
Fotoğraf karesinde yer alanlar için “sıkı dostlar” tabiri abartı olmaz. Sıkça bir araya gelip sohbet eden dosları yine böyle bir ortamda yakaladık. Kimler mi var? Sayıyoruz (soldan sağa ayaktakiler): Mehmet Ali Bayraktar ve eşi Sevgi Bayraktar, Nergis Kolbaşı ve eşi Nizam Kolbaşı, Aysun Nalbant, Fehmi Urganlıoğlu, Cengiz Akhisar. Oturanlar: Şeref Hazer ve Hatice Hazer, Ahmet Sarılar ve eşi Tülay Sarılar, Saime ve Celal Öztürk.

gecmis-zaman-olur-ki-yeni-haber-arasi

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-16

DENİZLİ’NİN DUAYEN GAZETECİLERİ
Erol Özbal… Denizli’nin en eski gazetecilerinden. Uzun yıllar kentin en eski gazetesi olan Denizli gazetesini yayınladı. Hüsnü Okumuş ise, önce Hürriyet gazetesinin Denizli Büro Şefliğini yaptı. İzmir’e transfer oldu. Emekliliğin ardından yeniden Denizli’ye dönüp bugün Deha 20 olarak yayımlanan yerel gazeteyi Yirmi ismiyle yayınladı. Şimdi emekliliğin keyfini çıkaran iki dostu, anılardan kalan bu fotoğrafla anıyoruz.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-11
DAYI-YEĞEN YÜRÜYÜŞTE
Denizli’nin duayen işadamlarından Musa Kazım Manasır ve Dr. Murat Aslan, bir etkinliğe yetişebilmek için çaba harcıyor. Çünkü araçlar park edilmiş, bundan sonraki mesafe yaya kat edilecek. Dayı-yeğen de bu durumu fırsata çevirip, sıkı bir yürüyüş yaptı.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-25-05-2016-14

MÜDÜR BEY’İ UĞURLARKEN
Fotoğraf epey eski, 1970’li yıllardan… Dönemin SSK İl Müdürü Yusuf Pirlibeyoğlu tayin çıkmış, başka bir kente gidecek. Personel üzgün, birçoğu dokunulsa ağlayacak durumda. Veda vakti geldiğinden de anılarda kalan bu fotoğrafı çektirdiler.

DEPREM BAHANE, GERİSİ ŞAHANE!

$
0
0

denizli-seval-uysal-deprem-bahane-gerisi-sahane-m

“Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”la hayatımıza giren ve kentsel dönüşüm adını alan yasanın çıkış amacı doğru olsa da, uygulanışı aynı doğrulukta değil ve büyük problemlerle karşı karşıyayız. 1. Derece deprem bölgesindeki Denizli’de nasıl yürüyor dersek, parsel bazında ve bütüncül yaklaşımdan uzak. Kent merkezinde riskli yapı stoku yüzde 20-30 olarak öngörülüyor.

Peki gerçekten ne durumda?

PAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü 2000-2010 yılları arasında 55 mahallede 5000’in üzerinde parselde envanter çalışması yaptı. Sonuç; Olası bir depremde 1998'den önce inşa edilen 6 kat ve üzeri eski binaların yüksek risk taşıdığı saptandı. Çalışmanın başındaki isimlerden İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı ve PAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Murat Şenel, kent ölçeğinde öncelikle rehabilite edilmesi gereken binaların 98 öncesi 6 kat ve üzeri olduğuna dikkat çekerek, kentsel dönüşümün bu binalardan başlaması gerektiğine işaret ediyor. Ve ekliyor: “Yazık ki ilimizde kentsel dönüşüm uygulamaları eskisini yık, yenisini yap şeklinde yürüyen parsel bazındaki uygulamalar ile sınırlı kalmaktadır. Bu türden yaklaşımların orta ve uzun vadede kent dokusuna zarar verme riski bulunmaktadır. Riskli alanların belirlenmesi, geniş ölçekli çalışmalar ile ada veya mahalle bazında kentsel dönüşüm çalışmalarının başlaması gerekmektedir. Bu ise yerel yönetimlere ve idarecilerine önemli görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Bunun için bütüncül bir planlama yapılmalıdır”

denizli-seval-uysal-deprem-bahane-gerisi-sahane-sevket-senel

İNŞAAT YA RESUL ALLAH!
Denizli’de beklenen depremin büyüklüğü 6.3 ve 7.2 arasında hesaplanıyor. Bu büyüklükteki bir deprem kent merkezinde yüzlerce evin yıkılması, 20-30 bin kişinin hayatını yitirmesi anlamına geliyor. Kent merkezindeki mevcut binaların yüzde 5 ila 10’unun yıkılma ihtimaline karşın depremsellik ve kentsel dönüşüm ilişkisi doğru orantılı yürümüyor. Konut müsteşarlığı tarafından hazırlanan raporda Denizli’deki konut ihtiyacı 2000 yılı için 106 bin 535, 2010 için de 125 bin 203 olarak veriliyor. Bu rakamlara göre konut ihtiyacı azalmıyor, aksine artıyor. İnşaat mühendisleri Odası verilerine göre bugün sadece Merkezefendi ilçesinde 35 bin, Pamukkale İlçesi’nde de 50 bin konut bulunuyor. Her binanın 1 ile 9 kat arasında olduğunu da hesaba katmak gerekiyor!

Selem-Reklam

Mimarlar Odası eski Başkanı Prof. Dr. Halim Ceylan Denizli’de son 10 yılda 80 bin konut üretildiğini ve Denizli’de konut fazlalığı olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Denizli’de 2012’den itibaren konut fazlalılığı olduğu çok açık. İnşaat Mühendisleri Odası kayıtlarında 2 bin tane bina projesi geçti, yılda 8 bin ile 10 bin arasında konut üretmişiz. Buna göre Denizli’de konut üretimi Türkiye ortalamasının yüzde 15 üzerindedir.”

Bütün bu verilere göre konut ihtiyacı yok, ama şehrin her yanı şantiye gibi, her yerden binalar yükseliyor!

denizli-seval-uysal-deprem-bahane-gerisi-sahane-halim-ceylan

EV DEĞİL, YAŞAM TARZI SATIYORLAR!

Peki bu ne anlama geliyor?

Hatırlarsanız; 1970-80 yılları arasında konut üretimi çoğunlukla kooperatifler aracılığıyla yapılır, konutların tamamlanması ise çok uzun yıllar alırdı. Bazen bu kooperatif evlerinin yarım kalıp kendi haline terk edildiği görülürdü. 90’lı yıllardan sonra toplu konut işine belediyeler el atsalar da, parasal kaynaklar nedeniyle pek sürdüremediler. 2000 sonrasında bu işi devlet kaynaklarıyla TOKİ’ler yapmaya başladı. TOKİ’lerle birlikte İnşaat piyasasını hareketlendirecek sıcak para girişleri, banka kredileri, kentsel dönüşüm teşvikleriyle birlikte piyasaya çok sayıda müteahhit piyasaya giriş yaptı. Denizli’de konut sektöründe faal ve bekleme halinde 4 bin müteahhit bulunuyor. Ülke genelinde 200 bine yakın özel sektörde çalışan, 100 bine yakın da kamuda çalışan müteahhit bulunuyor. Bu rakam 27 Avrupa Birliği(AB) ülkesindeki müteahhit sayısından daha çok.

Peki Denizli’nin sanayi ve üniversite şehri olması konuttaki arz -talep dengesini etkiliyor mu?

Evet!

Denizli’nin sahil kentlerine yakın olması ve kavşak noktasında bulunması memur ve orta gelirliler açısından cazibe merkezi durumunda. Emlakçılar Odası’na göre kentte “kaliteli” konut ihtiyacı var. Kaliteden kasıt depreme karşı sağlam ve güvenli yapılar değil ne yazık ki.. “ kalite” güvenlikli, havuzlu, spor tesisli siteler anlamına geliyor. bugün boy boy filizlenen gayrimenkul şirketlerine gelince; onlar konut değil, yaşam tarzı satıyor.

denizli-seval-uysal-deprem-bahane-gerisi-sahane-luks-yasam-tarzi

MOTORCULARIN EFSANE YOLU

$
0
0

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-h

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-h

Long Weekend Marmaris Projesi ile Denizli-Marmaris arasında oluşturulan köprünün son halkası motor tutkunlarının görkemli buluşması oldu. "Marmaris'e Yolculuk" yazı dizisinin 9. bölümünün konusu, motor tutkunlarının her yıl katıldığı Marmaris Türk Chopper Klübü'nün kuruluş kutlamalarını içeriyor. Biz de yola Denizli Türk Chopper Grubu ile çıkıyoruz.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-2

Marmaris yolculuğu, Denizli Türk Chopper Kulübü üyelerinin, sabahın erken saatlerinde Denizli çıkışında toplanmalarıyla başladı. 20'ye yakın Denizlili motor tutkununa, Uşak Türk Chopper Kulübü motorcuları da toplanma alanında katıldı. Yolculuk öncesi grubun yol kaptanı Can Alper Özkaya, büyük bir disiplin içerisinde, motorculara yol kurallarını anlattı. Özkaya, motorcuların yolda özel dizilimleri ve kuralları olduğunu söylüyor. Ayrıca virajlı yolları daha çok seviyorlarmış.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-tavas

Son hazırlıkların da tamamlanmasının ardından motorcu grubu yola çıktı. Motorcuların ilk durağı Tavas ayrımı oldu. Burada ekibe diğer ilçelerden de ekiplerin katılmasıyla, daha kalabalık bir grupla yolculuğa devam ediyoruz.

Grup ikinci molasını Boynuzluk Geçidi'nde verdi. Molada sohbet ettiğimiz Türk Chopper Uşak İl Başkanı Barış Arıcan, heyecanını paylaştı. "Marmaris'teki arkadaşlarımızla kucaklaşacağız" diyen Arıcan, yolda son derece temkinli ve dikkatli seyrettiklerini söyledi.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-rop

Türk Chopper Denizli Koordinatörü Kenan Kalelihan ise, "Marmaris yolu güzel bir güzergah. Temiz hava, bol oksijen, güzel yollar... Biz özellikle virajları çok seviyoruz. Motorcular olarak Marmaris’le buluşmaktan keyif alıyoruz" dedi.

Grubun kadın üyeleri de Marmaris yolculuğu nedeniyle bir hayli keyifli. Kendilerini artçı olarak adlandıran Melisa Becan, Aylin Arıcan ve Damla Kalelihan'ın sürüş esnasındaki görevi ise hiç de yabana atılacak türden değil. Artçılara özellikle sollamalar esnasında büyük görev düşüyor ve sürüş güvenliğini onlar sağlıyor.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-1

Boynuzluk Geçidi'ndeki molanın ardından grup Marmaris yolculuğuna devam ediyor. Artık Marmaris'in girişine kadar mola yok. Yeşilin binbir tonu arasındaki yolculuğun ardından grup nihayet Marmaris'e ulaştı. Marmaris'in girişinde Denizli grubunu, diğer illerden gelen onlarca motorcu karşıladı.

Buradaki kucaklaşmanın ardından Denizli Türk Chopper Grubu, kendilerine eşlik eden Uşak grubu ile birlikte kutlamaların yapılacağı Turgut'a doğru harekete geçti. Motorcular için Turgut yolu, en az Marmaris yolu kadar keyifli. Bu defa manzarada deniz de var. Yaklaşık yarım saat süren yolculuğun ardından ekip kutlama alanına ulaştı.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-cop-temizligi

Tam anlamıyla doğa tutkunu olan motorcular burada da misyonlarını yerine getirdi, önce sahil ve deniz temizliği yaptı.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-baskan

Turgut'ta konuştuğumuz Türk Chopper Denizli İl Başkanı Rıfat Tosun, Türk Chopper Grubu’nun, Türkiye'nin en büyük motor topluluğu olduğunu belirterek, "Türk Chopper Grubu, 30'un üzerinde ilde örgütlü, Türkiye'nin en büyük motor kulübü. Zaman zaman bir araya gelip etkinlikler düzenliyoruz, hasret gideriyor ve eğleniyoruz. Marmaris bizim sürekli uğrak yerlerimizden, çok sevdiğimiz bir tatil beldesi. Yol da motorcular için güzel ve keyifli bir güzergah" dedi.

Marmaris Türk Chopper Grubunun Saymanı Ali Avanoğlu ise kuruluş yıldönümlerini böyle büyük etkinliklerle kutladıklarını ifade ederek, "Her sene kuruluş yıl dönümümüzü böyle şenliklerle kutluyoruz. Geçen sene de çok kalabalık geçti. Bu yıl köy konseptiyle etkinliğimizi düzenliyoruz. Denizli ekibi her sene etkinliklerimize katılıyor, biz de Marmaris ekibi olarak sürekli Denizli'ye yolculuk yapıyoruz" dedi.

denizli-marmarise-yolculuk-motorcu-ekibi-2

Havanın kararmasıyla birlikte kutlama etkinlikleri de hız kazanıyor. Motorcular önce köy konseptine uygun yemekler yedi, ardından da yeni motorcuların sahne aldığı konser ile doyasıya eğlendi. Gecenin geç saatlerine kadar süren kutlamaların ardından motorcular, sahil alanında kurdukları çadırlarda konakladı.

Karadeniz Bölgesi değil Elmalı yöresi…

$
0
0

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-h

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-h

Sanırsınız Karadeniz Bölgesi. Doğal güzelliği, yerleşimin dağınıklığı ve coğrafi yapısıyla bu soruyu sorduran yer burası. Çameli ve Fethiye sınırlarında. Yakın zamana kadar “köy” statüsünde iken şimdi “mahalle” olarak adlandırılan Elmalı…

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi

Burada olmak ayrıcalıklıymış. Sonradan farkına vardık. Islandık, üşüdük belki ama çok mutlu ve umutlu ayrıldık. Halen bozulmamış bir doğa, özelliğini henüz yitirmemiş değerlerin varlığına tanık olduk…

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-1

Puslu bir ilkbahar sabahıydı şehrin gürültülü gri havasından uzaklaşmak için toplanıp araca doluştuğumuzda. Uykunun henüz bedenleri terk etmediği saatler olmasına rağmen yüzlerde mutlu gülümseyişler ve güzel geçeceği umulan günün mutluluğu yansıyordu adeta

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-2

Acıpayam ovasında sisli puslu havayı yararak ilerleyen aracımız, Burdur il sınırlarına girmeden sağa Çameli yönüne döndüğünde coğrafyanın değiştiğinin farkına varıyorduk hafiften. Bundan sonra birazcık daha düz yoldan giderek, Dedebağ ve Darıveren yerleşimlerini geçip dağa doğru tırmanarak yol alırken virajların birinden çıkmadan diğerine giriyorduk. Aliveren köyünü yükseklerden izleyerek geçtiğimiz yolun ilerisinde bölgenin en yüksek noktası olan 1550 rakımlı Kırkbudak geçidinden aşarak Çameli’ ye doğru ilerliyorduk. 

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-3

Çameli ilçe merkezinde bir kahvehanede verdiğimiz kahvaltı molasının ardından rehberimiz İbrahim PUTGÜL’ü de alarak yürüyüşe başlayacağımız Elmalı Köyü (mahallesi) Kepir mevkiine ulaştık. Burada yürüyüşün yapılacağı güzergaha dair işaretler ve levhaları takip ederek rehberimizin bilgilendirmeleri eşliğinde ara sıra atıştıran yağmurla beraber yürüyüşe başladık.

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-4

Bölge son derece etkileyiciydi. Bir tarafta Akdeniz iklimi bitkileri bir tarafta Karadeniz iklimi seven bitkiler, ağaçlar, kıvrılarak yürünen orman yolları ve tahta yapılı barakalar, çardaklar ve orman içi su kaynakları. 

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-7

Durmadan ama çiseleyerek yağan bir yağmur. Sağda solda açmış çiçekler ve onları kıskanırca yeşeren yeni bitkiler. Bu manzaraları izleyerek Elmalı’nın üst rakımlarına ulaşmaya çalıştık.

denizli-grandberk-yazi-arasi-yeni-reklam

Elmalının görüntüsünü ardımızda bıraktığımızda ise başka güzellikler bizi selamlamaya başladı. Anıtsal nitelikli Karaçam ağaçları. Yerleşim alanından epeyce uzakta olan ekili tarlalar, çiçek açmış ağaçlar, Ceviz ve Kiraz bahçeleri ve dikime hazır hale getirilmiş tarlalar. denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-9

Yağmurdan biraz kurtulmak içecek sularımızı tazelemek ve dinlenmek için mola verdiğimiz tahta çatılı mekanda çaylarımız yudumlayıp ıslanan giyeceklerimizi değiştirip tekrar yola koyulduğumuzda zaman öğle saatlerine yaklaşıyordu. 

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-11

Dar vadiler ve görsel güzelliği yorgunluğu unutturan yerlerden geçerken çiçeklerin güzelliğine kapılmamak elde değildi. Öğle saatlerinde ulaştığımız üst noktalarda bir mola daha vererek Elmalı ya doğru inişe başladık.

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-14

Biraz daha yürüyünce derin bir vadinin güney taraflarından ilerlediğimizi anladık. Yorgun ve biraz da enerjimizi azaltmış olanın etkisi ile acıktığımızın farkına vardık ve kısa süreli bir yemek molası için Vadi manzaralı bir yerde aceleyle azıklarımızı yemenin derdine düştük. 

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-15

Kısa yemek aralığının sonunda tekraren yola koyulduğumuzda yağmur biraz daha hızlanmıştı ama bizde orman içine girmeye ve kendimizi korumaya odaklanmış ve o hızla ilerleyerek ağaçlı alanda kısmen az ıslanarak yol almaya devam ettik.

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-18

Yerleşim alanı yakınlarındaki ekili alanları izleyerek Elmalı’nın içine girdiğimizde tam anlamıyla yağmura yakalanıyor ve hızla yemek için önceden konuştuğumuz lokantaya kendimizi atıyorduk. Her şey bu kadar hızlı gelişmemişti tabii ki. Ama hava durumu programımızı hızlandırmamıza sebepti. Sonuçta planlanan sürede yürüyüş tamamlanmış sorun yaşamadan ıslak şekilde ulaşacağımız yere gelmiştik.

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-19

Bölgenin ana geçim kaynağı olan Alabalıkçılık ve hayvancılığa dair her türlü emare ortadaydı. Hemen her yerde Alabalık havuzları, kuvvetlice akan kaymak suları ve bu işi layıkıyla yapmak isteyen yöre yaşayanları. Bunları izlemenin verdiği keyif ve alabalıkların lezzeti günün özel ödülü olarak hafızamızdaki yerini alıyordu. 

denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-22


Nasıl gidilir ne yenir, nerede kalınır.
denizli-zeki-akakca-elmali-yoresi-24Elmalı ya ulaşımın uzak olması ve coğrafyanın zorluğuna bağlı özel kalmış güzellikleri yaşamak için özel araçlarla buralara gelmek mümkün. Kamp yapmak ve yörede zaman geçirmek güzel bir seçenek olabilir. Yürüyüş için orman giriş izne tabi. Yürüyüş yolları işaretli olmakla beraber rehber almanız önerilir. 

Bölgede alabalık yağda ve ızgara olarak özel yapılmış ekmekle servis ediliyor. Dilerseniz alıp kendiniz de pişirebilirsiniz. Konaklama için Çameli’de otel var. Balık yemek istemeyenler için Çameli’deki lokantalar seçenek olabilir. 25 kısa bir zamanı zevkli ve anlamlı kılmak isteyenlere; Elmalı yöresinde hem sportif hem görsel güzellikleri görerek ve kırsal yaşamı izleyerek geçirmek önerilir.

İyi geziler…

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…

$
0
0

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-h

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-h

Denizli’ye ve Denizlispor’a hizmet verenler ile iş dünyası ve farklı meslek gruplarından dostların yer aldığı fotoğraf kareleriyle 1970’li yıllara kadar uzanan bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-8
BÖYLE KARŞILANMIŞTI
Denizli’de 26 Ekim 2006’dan 16 Mayıs 2008’e kadar görev yapan Vali Hasan Canpolat, valiliğe gelişinde böyle karşılanmıştı. Kendisini karşılayanları tek tek selamlayan Canpolat, Yeminli Mali Müşavir Akif Ercan ile görülüyor. Denizli’den kendi isteğiyle merkez valiliğine alınan Canpolat, daha sonra Aselsan Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulundu.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-12
İMZALARI KONTROL
Buldan’da halen eğitim öğretime devam eden Akın Lisesi’nin yapımıyla ilgili protokol töreninden bir kare. Vali Münir Güney, Mustafa Musoğlu ve Rıdvan İnceoğlu törene katılan isimler. Gazeteci Kemal Tartılacı ise göz ucuyla imzalar düzgün atılmış mı diye kontrol ediyor adeta.

gecmis-zaman-olur-ki-yeni-haber-arasi

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-191
O GÜNLER ARANIYOR
Denizlispor, bir dönem başarıları ve Türk futboluna kazandırdığı yeteneklerle adından epey söz ettirdi. Şimdi o günler gibi, camianın birlik ve beraberliği de mumla aranıyor. Bu fotoğraf zaten söze de gerek bırakmıyor. Kulübün kurucularından Atilla Sayıner, yeşil-siyahlı takıma hizmet edenleri zaman zaman bir araya getirip, sohbet ederdi. İşte böyle anlardan birisi… Masadakiler Ali Marım, Ali Dartanel, Tevfik Sağlam, Feridun Alpat, İsmail Ergür, Cihat Kaşıkçı, Ahmet Özgül ve Tevfik Sağlam…

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-17
DENİZLİ SENİ UNUTUR MU?
Avukat Yılmaz Yemenoğlu… Mesleki bilgi ve deneyimiyle hukuk camiasının sevilen isimlerindendi. Arşive bakarken eşi Gülhan Hanım ile birlikte çekilmiş bu fotoğraf karesi elimize geçti. Nurlar içinde yat Yılmaz Bey…

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-02-06-2015-29
SÖZ YAZARI İLE BESTECİSİ AYNI KAREDE
Sinir ve ruh hastalıkları uzmanı Dr. Metin Vural’ın yazdığı şiirlerin bir bölümü bestelenip, Türk Sanat Müziği eseri oldu. “Acılarım Senden Vefalı Çıktı” ve “Eller Ne Der Diye Başlama Söze” isimli şiirlerini de Kutlu Payaslı besteledi. Bir konser için Pamukkale’ye gelen sanatçı, şarkıların sözlerini yazan Dr. Metin Vural ve dostlarını görünce o masaya yöneldi. Masada kimler mi var? (soldan sağa) Canan Kan, Süleyman Kocagözoğlu, Dr. Handan Kocagözoğlu, Dr. Metin Vural, Beyhan Vural, Gül Erkmen, Dr. Özkaya…

DENİZLİ’NİN VİLAYET BİNASIYLA İMTİHANI

$
0
0

denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-m

Talebe yurdu olarak yapıldı, vilayete dönüştü. Bu arada adliyenin yükünü de omuzladı. Bir çok tamirat geçirdi, sonunda depreme dayanıksız raporu verildi. Yeni vilayet binası tartışmaları sırasında yıkılacak mı, kalacak mı sorularının muhatabı oldu. Kimi tarihi değerinden söz etti, kimi at çiftliğine benzetti. Kimi “yıkılsın” dedi, kimi “şehrin belleği” dedi. İyisiyle kötüsüyle yıllarca hizmet verdi. Şimdi yaşantısına Pamukkale ve Merkezefendi kaymakamlık binası olarak devam ediyor. İlerde bir kez daha yıkılacak mı, kalacak mı sorusuna muhatap olur mu, olmaz mı bilinmez..

NEYE NİYET, NEYE KISMET!
Denizli gündemini uzun süre meşgul eden, yıkılması ve kalması konusunda şehri ikiye bölen kiminin tarihi diyerek direndiği, kiminin de yıkılmasında sakınca görmediği eski vilayet binasının 60 yıllık öyküsü, İsmet İnönü’nün talimatıyla başlar. İsmet Paşa, Denizli Lisesi’nde okuyan çocuklara kalacak bir yurt yapılması ister de zevat boş durur mu? Kollar sıvanır ve eski tabakhanenin bulunduğu alan seçilir. Binanın projesi L şeklinde çizilir ve 300 öğrencilik yurdun temeli atılır.Temel atılır atılmasına da, bir türlü bitmez. 13 yıl sonra inşaat tamamlanır ama bu kez yurt yerine vilayet binası yapılmasına karar verilir. 1953’ten bu yana da Denizli Valiliği olarak kullanılan bina, aynı zamanda 2000 yılına kadar adliye binası olarak da hizmet verir. 2000 yılında adliye yeni yerine taşınınca, yeni vilayet tartışmaları da yüksek sesle başlar.

denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-eski-valilik-binasi

VALİ GÖKSU İLE AYGÖREN YIKMAK İSTİYORDU
Aslında tartışmaların öncesi de vardı.

1996 yılında göreve başlayan Vali Yusuf Ziya Göksu binayı eski buluyor ve yeni bir vilayet binası arzu ediyordu. 1999’da Ali Aygören Belediye Başkanı seçildi ve Göksu’nun bu görüşüne destek verdi. Marmara depreminin ardından dikkatler eski binalara çevrilince konu yeniden gündeme geldi. Kamuoyunun tepkisine karşı önce belediyenin danışmanlığını yapan Mimar Cengiz Bektaş’ın görüşlerine başvurdular. Bektaş’ın bina hakkındaki görüşleri olumsuzdu. “Binanın mimari bir özelliği yoktu, üstelik depreme dayanıklı değildi. Vilayet binası şehir merkezinden uzakta bir yerde olmalıydı”

Selem-Reklam

Aygören bu kez Mimarlar Odası’ndan görüş istedi. Gelen yanıt net değildi. Ucu açıktı sanki. Ancak Koruma Kurulu ne Bektaş’la ne de Mimarlar Odası ile aynı fikirde değildi.

“Binanın tarihi değeri vardı. Koruma altındaydı. Yıkılamazdı!”

Mimarlar tarafından, Cumhuriyetin ilk dönem mimarisi olarak adlandırılan iki katlı L tipindeki ahşap karkas bina koruma kurulunun ayak diremesi karşısında yıkılamadı. Ama bu tarihten sonra tartışmaların gölgesinde kalmaktan da kurtulamadı. Bundan sonra göreve gelen her vali bir gelenekmiş gibi ilk iş vilayet binasını gözden geçirdi ve yeni bir bina ve eski binanın yıkım istedi. Recep Yazıcoğlu, Gazi Şimşek, Hasan Canpolat dahil.

denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-algoren-goksu

VALİ ERKMEN BODOSLOMA DALDI
2008 yılına kadar sözde kalan bu düşünceler, Vali Yavuz Erkmen’in göreve başlamasıyla ete kemiğe büründü ve hayata geçmek için zamanın gelmesini bekledi. Vali’den gelen talep üzerine Mimarlar Odası 2009 yılında “Denizli geleceğini arıyor” konulu bir sempozyum düzenleyerek konuyu muhataplarına açtı. Çok sayıda bilim adamı katıldı. Sempozyum sonuç bildirgesi geniş bir çerçeveyi kapsıyordu ama eski Vilayet binasının yıkımına onay vermiyordu. Ayrıca Kız Meslek Lisesinin ve Erkek Sanat Okulu’ndaki taş binaların yıkılmasına da karşı çıkıyordu. Yeni bir bina yapılabilirdi. Bunun için bir proje yarışması açılmalıydı. Vali Erkmen dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmuştu.
denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-sempozyum
ORTALIK KARIŞTI
Ortalık birbirine girdi derler ya, aynen öyle oldu. Vali çok kızdı. Ticaret Odası’ndaki bir toplantıda sempozyum sonuç bildirgesine katılmadığını açıkladı. Mimarlar Odası “Nasıl yani?” oldu. Çünkü sempozyum fikri Mimarlar Odası’ndan gelmişti ama Vali çıkacak sonuçları kabul edeceği bildirmişti. Şimdi sonucu beğenmedim olur muydu?
Olmadı da..

Birlikte yürüyen Mimarlar Odası ile Vilayet yollarını ayırdı. Ancak başta konuşulduğu gibi yeni vilayet binası için süreç devam etti, jüri oluşturuldu ve yarışmaya çıkıldı. Mimar Selim Sepin’in projesi 1. Seçildi. Yeni vilayet binasının inşaatı başlamadan önce, eski Vilayet binası yine gündeme geldi.

Ne olacaktı?..

Bir kere bina koruma altında olduğu için yıkılamayacaktı ama rekonstrüksiyon olabilirdi.
Bu şu anlama geliyordu: Bina yıkılıp başka yere yapılabilirdi. Mimarlar buna da karşı çıktılar. Onlar olduğu gibi korunmasından yanaydılar.

denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-sempozyum-2
ERKMEN GÖREMEDİ AMA
Yeni vilayet binası tartışmalarını başlatan ve sürdüren Vali Göksu, Recep Yazıcoğlu, Gazi Şimşek, Hasan Canpolat ve projenin fikir babası Vali Yavuz Erkmen bugünleri göremedi ama çok arzu ettikleri yenileşme tamamlanarak Valilik 7 Mayıs 2013’te yeni binasına taşındı. Açılışı yapmaksa tüm bu tartışmaların dışında kalan Vali Abdülkadir Demir’e kısmet oldu. Eski Vilayet binası hem yeşil, hem akıllı olarak tanımlanan 12 bin 597 m2 kapalı alana sahip yeni binanın yanında pek bir sade, pek bir masum kaldı.

denizli-seval-uysal-denizli-nin-vilayet-binasiyla-imtihani-vali-demir-sempozyum
TENZİLİ RÜTBE
1940’lı yıllardan itibaren Denizli’nin hayatına giren, öğ¬ren¬ci yurdundan vilayet binasına çevrilen, her Denizlilinin onunla ilgili bir anısı olan, kent tarihinde önemli bir yer edinen, Cumhuriyetin birinci dönem yapıları arasında tek tip proje olarak gösterilen ve artık adının önünde ESKİ ibaresi bulunan vilayet binası çok badire atlatsa da “şimdilik yıkılmaktan kurtuldu” Pamukkale ve Merkez Efendi kaymakamlıkları olarak hizmet veriyor.


Kumaşlara son dokunuş onlardan

$
0
0

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-h

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-h

Uzunca bir aranın ardından İş Dünyası ile Kahve Sohbetleri dizimize yeniden başladık. Yeniden dönüşü de birçoğumuzun sırtından, ayağından çıkarmadığı giysilere son dokunuşu yapan genç kuşak iş kadınlarından Esra Kasapoğlu Ünlü ile yaptık.

“Kahveniz varsa içmeye ve sohbete geliyoruz” dedik. Olumlu yanıt üzerine geçen hafta röportaj için Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tima Yıkama Boyama Limitet Şirketi’nin yolunu tuttuk. İşini seven, yüzünden gülümseme eksik olmayan, sivil toplum örgülerinde çalışmayı seven genç iş kadın anlattı, biz dinledik.

Aileden dolayı küçüklüğünden bir iş hayatının içinde olan Esra Kasapoğlu Ünlü, bu nedenle kadın olmanın çalışma hayatındaki zorluklarının üstesinden daha kolay gelebilmiş. Sivil toplum kuruluşlarında çalışmaya eşi ve annesi sayesinde daha çok zaman ayırabilmiş. İçinde uhde olarak kalan şey ise meslek olarak hayal ettiği grafikerlik ve bir dergide yazabilmek.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-1

DEGİAD VE DETGİS YÖNETİMLERİNDE
Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım isterseniz. Kısa bir biyografi alabilir miyiz?

1979 Babadağ doğumluyum. Ailemin üç çocuğundan en büyüğüyüm. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Denizli’de yaptım. Ege Üniversitesi Tekstil Bölümü’nü bitirdim.

Eğitim sonrası ne yapsam diye düşünüyordum. Aldığım eğitim boyahane üzerineydi. Kumaş terbiye ile ilgili çalışmak istedim. Bir dönem amcamın firması Aslı Tekstil’de çalıştım. Daha sonra ailemin de teşvik ve desteğiyle Tima Yıkama Boyama Limitet Şirketi’ne 2006’da ben de dahil oldum.

İlk sivil toplum kuruluşu çalışma Denizli Tekstil Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) ile başladı. DETGİS ile yolum enteresan bir şekilde kesişti. Bir gün aksesuar ve tekstil fuarı gibi bir organizasyonla ilgili tanışma toplantısı düzenlenmişti. O toplantıya gittiğimde beni derneğe kaydettiler. Aktif bir üye olmam sebebiyle yönetim kuruluna girdim. Halen görevim devam ediyor.

Bundan 4-5 yıl öncesi de Denizli Genç İşadamları Derneği’ne (DEGİAD) üye oldum. İki dönemdir yönetimdeyim ve bu dönem aynı zamanda genel sekreter olarak görev yapıyorum. Evli ve iki çocuk annesiyim.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-2
KOLTUĞA BİRDEN FAZLA KARPUZ SIĞDIRDI
Hem ev kadını, hem anne, hem sivil toplum kuruluşlarında görev. Tüm bunları üzerine iş hayatı… Zor olmuyor mu sizin için?

Benim bunları yapabilmem için aile desteği çok önemli. Ailemin bana büyük desteği var. Sosyal olmayı, şehir adına bir şeyler yapmayı seven bir kişiliğim var. Aynı zamanda bunun bir borç olduğunu düşünüyorum. Bu borcu çocuklarım adına yerine getirmeye çalışıyorum. Bazı şeyleri yapabilmek istemekle alakalı. Ben toplum yararına olabilecek işlerde çalışmayı seviyorum. Sevdiğiniz zaman zor olmuyor.

yedeks-reklam-arasi

KUMAŞLARI BOYUYOR VE EFEKT VERİYORLAR
Biraz da işinizden söz edelim isterseniz. Burada ne yapıyorsunuz, faaliyet alanınız ne?

İki ortaklı bir şirket bu işletme. Parça boyama ve yıkama işi yapıyoruz. Bu Denizli’de çok fazla bilinmiyor. Dikilmiş pantolon, tişört, havlu, bornoz gibi ürünleri boyuyoruz. Bu boyamayla renkleniyor ürünler. Yıkamalar yapıyoruz. Türkiye’nin her yerinden müşterilerimiz var. Ama ağırlıklı olarak İzmir ve Denizlili firmalarla çalışıyoruz.

“Yıkama diyorsunuz” ama bu herkesin bildiği klasik bir yıkama değil sanıyorum…

Evet, değil… Aslında aldığımız spor giyim ürünlerinin boyaması ve yukaması burada yapılıyor. Birçok ünlü firmayla çalışıyoruz. Spor giysilerin yüzde 90’ı bizim gibi boyama ve yıkama işletmelerinin elinden geçiyor. Kimilerine efektlendirme adına yıkama yapıyoruz. Bu özel kimyasallarla oluyor tabiki. Kimine de boyamalar yapıyoruz. Bazen de boyama artı efektlendirme yapıyoruz. “Burada tekstil ürünlerinin terbiyesi yapılıyor” diyebiliriz. Son aşamada ütülenip, paketleniyor ve mağazalara sevk ediliyor.

O halde sizin işletme bir ürünün vitrine çıkmadan önceki son aşaması…

Öyle diyebiliriz…

Yaptığınız iş üzerine Denizli’de neden firma sayısı az?

Denizli dış giyim üzerine üretim yapan bir il değil. Denizli havlu ve boroz üzerine yoğunlaşmış. Nevresim ve gömleklik kumaş yoğun üretiliyor. Bitmiş ürün diyebileceğimiz çok fazla konfeksiyon firması yok. İsteriz ki daha fazla konfeksiyon firması kurulsun. Bunun sonucunda bizim gibi firmalara daha fazla ihtiyaç duyulsun ve hizmet veren firma sayısı artsın. Çünkü bir şehirde bir sektöre ait kollar ne kadar çok gelişirse müşteri de o kadar kolay gelir. Bir firma için Denizli’ye gelmezler ama beş firma için gelirler. Her zaman çoğalalım, yan yana olalım ki, şahir dışından ve yurt dışından daha fazla müşteri çekebilelim.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-3

RENGARENK ÜRÜNLER
Adet ya da kilo olarak iş kapasiteniz nedir?

65 çalışanımız var. Çok değişik ürünler yaptığımız için ona göre iş programı hazırlamak durumundayız. Örneğin şort boyayacak isek, 7-8 tonluk kapasitemiz bulunuyor. Yıkama yapacaksak 10-15 tonlara çıkabiliriz. Üretimin tamamı yıkama, tamamı boyama olmadığından ürüne göre değişiyor. O nedenle genel bir kapasiteden söz etmek mümkün değil. Kottan söz edecek olursak 1.500 ile 6 bin arası iş yapabiliyoruz.

Burada rengarenk ürünler görüyorum. Bunları siz mi hazırladınız?

Bunlar bize ham olarak geliyor. Dikilmiş oluyor, püskülleri yapılmış oluyor. Biz üzerindeki boyama işlemini gerçekleştiriyoruz.

Desenler?

Onlar bize ait…

Ayrı bir desinatör hizmeti var mı?

El işçiliği var ama dizayn için birini çalıştırmıyoruz.

Dizaynları kim yapıyor o zaman?

Konfeksiyon firmaları. Ana müşteriler zaman zaman istediğini aktarıyor. Böyle durumlarda partner olduğumuz konfeksiyon firmalarıyla koleksiyonlar hazırlıyoruz. Biz doğrudan ihracat yapmıyor, ihracat yapan firmalara ürün hazırlıyoruz. Akredite bir boyahaneyiz.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-4

ÜNLÜ FİRMALARLA ÇALIŞMA
Ünlü firmalarla çalıştığınız söylediniz. Birkaç isim alabilir miyiz?

Zara, Mudo, Mango, Koton ilk aklıma gelenler.

Kimyasalların sağlıkla ilgili zararları hep konuşulur. Nedir sorun?

Türkiye’deki bütün boyahaneler ağır ve tehlikeli iş statüsündeler. Biraz önce söylediğim gibi biz akredite bir boyaheneyiz. Akredite boyahane olmak çok kolay değil. Çok ciddi denetimlerden geçiyoruz. Sağlık ve güvenlik sertifikalarının olması gerekiyor. Hem kullandığımız kimyasal ve boya maddelerinin güvenli olması gerekiyor hem bizim onları kullanarak yaptığımız işlem sonrası ortaya çıkan giyilebilir kılafetlerin sağlıklı olması gerekiyor. Bunlarla ilgili sürekli denetleniyoruz. Çalışma arkadaşlarımız 6 ayda bir sağlık kontrolünden geçiyor. Sosyal konularda görevlerimizi yerine getirmiş olmamız, çevre duyarlılığının yüksek olması gerekiyor. Tüm bunları tamamladığınızda akredite oluyorsunuz.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-5

HAYALİ YAZAR OLMAK , BİR DERGİDE YAZMAKTI
Baba mesleği tekstil olmasaydı bu alanda olur muydunuz ya da hayal ettiğiniz bir meslek var mıydı?

Grafiker olmak, bir gün bir dergide çalışmak, yazılar yazmak istiyordum hep. Bir zamanlar yazım da kuvvetliydi. Öyle bir hayalim vardı. Hala edebiyat dergilerini dikkatle takip ederim. İyi bir okur olduğumu düşünüyorum. Günün birinde yazar olmayı isterdim ama olmadı.

Hayaliniz olmadı ama yaptığınız işi de seviyorsunuz gördüğüm kadarıyla…

Tabi, tabi seviyorum. Ne kadar zor olursa olsun insan yaptığı işle ilgili bir gönül bağı kuruyor.

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-6

DENİZLİ’DE İŞ KADINI OLMAK
Denizli’de iş kadını olmak nasıl bir şey?

Pek negatif taraflarını görmedim. Belki yetiştirilişten kaynaklı. Bizim ailede kadın-erkek omuz omuza olabilir düsturu vardı. Ben erkek bir ortakla çalışıyorum. Uyumlu bir şekilde devam ediyoruz. Zaman zaman iş yemekleri vs durumlarda bazen kadının giremediği noktalar oluyor. Ama bunun işle alakası yok. O Türkiye’de kadının toplumda yeriyle alakalı sorun. İşimle ilgili nefatif bir ortamla karşılaşmadım. İsterim ki iş kadını sayısı daha da artsın.

Kadınların iş hayatında olması biraz da aile kaynaklı sanıyorum…

denizli-kahve-sohbetleri-esra-kasapoglu-8

Ben ne yazık ki aile şirketinde hiç çalışmadım. Ama bu işimi yapmamda ailemin desteği çok büyüktür. Her konuda babamı en büyük danışmanım, en büyük destekçim olarak görürüm babamı.

Babanızın birlikte çalıştığı birçok isim şimdi kendi işini kurmuş durumda. O yıllara ait bir anınız var mı?

Ramazan aylarında çok büyük yemekler verilirdi yemekhanede. Herkes gelirdi. Ortaklar ve çalışanlar bir arada olurdu. O anları keyifle hatırlarım.

Motorları maviliklere süreceğiz

$
0
0

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu

Marmaris… Tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri, alternatif turizm tutkunları için farklı ve eşsiz seçenekleri, Denizli’ye olan yakınlığı ile yanı başımızdaki turizm kenti…

Long Weekend Marmaris Projesi kapsamında şu ana kadar çok farklı turizm çeşitliliklerine yer verdiğimiz Marmaris’i anlatmak olur da, tekne turları ve mavi yolculuktan bahsetmeden geçmek olur mu?
Marmaris, birbirinden güzel koyları, yeşilin maviyle uyumunun ender olarak görülebileceği muhteşem doğasıyla yalnızca Türkiye değil, dünya çapında da önemli mavi rotalardan biri.
denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-5

Dünyanın dört bir yanından her yıl yüzlerce tekne ve yelkenliye ev sahipliği yapan Marmaris, bu alanda uluslararası organizasyonların da yoğun olarak gerçekleştirildiği bir turizm kenti.
En başından bu yana Denizlililerin gözünden anlatmaya devam ettiğimiz Marmaris’in bu son bölümünü, yine Denizlililerin gözünden anlatmaya çalışacağız.
Bu kez konuklarımız oldukça tanınmış simalar. Denizli iş dünyasının duayen isimleri tarafından kurulmuş Güney Ege Sanayici ve İşadamları Federasyonu’nun yönetici ve üye dernek temsilcileri.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-11

Marmaris Belediyesi’nin Denizli’de başlattığı pilot projeye en hızlı refleks gösteren kesimleri arasındaki kentin duayen sanayicileri Marmaris’te bir hafta sonu tatili gerçekleştirdi. TÜRSAB Denizli GESİFED Başkanı Gültekin Okay Salgar, TÜRSAB BYK Başkanı Turan Köseoğlu, GESİFED’in de üyesi olduğu TÜRKONFED’in Denizlili yöneticisi Mehmet Salih Başöz, federasyonu oluşturan Denizli’nin dinamik işadamları derneklerinin yöneticilerinin yoğun ilgi gösterdiği Marmaris gezisinin başlangıcında Marmaris Belediyesi Denizlili sanayicilere düzenledikleri bir kokteyle “Hoş geldin” dedi.
denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-10

Karşılıklı ticari, turistik ve kültürel işbirliği temelini oluşturmak adına gerçekleştirilen etkinliğe yerel yatırımcı ve işletmecilerin de ilgisi yoğundu.
Bu güzel akşamı takip eden sabah Denizlili iş adamları, bir tekne turuyla Marmaris’in mavi güzelliğine yelken açtı.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-6

VAHAP AKKAYA ROTAYI ANLATIYOR
Kent merkezindeki marinada Denizlili işadamlarını Panorama isimli gezi teknesi karşılıyor. Daha önceden belirlenen rotayı Marmaris Belediyesi’nden Vahap Akkaya, gezi öncesi bizlere aktarıyor.
Hedefte Marmaris’in dünyaca ünlü mavi noktaları olduğunu dile getiren Akkaya, bir aksilik olmaması halinde Denizlili konukları taşıyan teknenin eski liman ve kalenin önünden milli parkları takip edilerek Günlük koyuna doğru hareket edeceğini vurguladı.
Vahap Akkaya, “Turlarımız her sabah 10.30’da başlıyor, 17.00’a kadar sürüyor. Marmaris limanından çıkışın ardından kalenin önünden devam ediliyor, Milli Parklar, Günlük, daha sonra da Cennet Adası’na geçiliyor. Burada kısa bir yüzme molası verildikten sonra Fosforlu Mağara, Kumlu Bük, Turunç, İçmeleri takip ederek, tekrar Marmaris’e dönüyoruz” dedi.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-7

PANAROMA İLE İLERLİYORUZ
Kısa süre içinde rıhtımla bağlantı halatlarının çözüldüğü Panaroma teknesi, kıyıdan uzaklaşmaya başladı. Tıpkı Vahap Akkaya’nın söylediği rotada ilerleyen teknemiz kıyıdan uzaklaştıkça, Marmaris bir yağlı boya tablosu gibi büyüleyici halini gösteriyor.

Tekneyi deyim yerindeyse tam anlamıyla dolduran Denizli’nin önemli isimleri iş temposu ve yorucu bir yaşam tarzının stresini Marmaris açıklarına yolculukla atıyor olmanın huzuru yüzlerine yansıyor.

İLK SOHBETİMİZ GÜLTEKİN OKAY SALGAR İLE
Yolculuğun başında ilk olarak GESİFED Başkanı Gültekin Okay Salgar’ın duygu ve düşüncelerini alıyoruz. Keza önceden de bildiğimiz üzere o zaten bir Marmaris sevdalısı. Daha önce çoğu kez geldiği Marmaris’in en çok beğendiği yönlerini soruyoruz. Yakınlığına vurgu yapıyor Salgar ve Marmaris’in öteden beridir güzelliğini koruduğunun altını çiziyor.

Gütekin Okay Salgar, “Harika bir yer, ülkemizin en güzel koylarının olduğu, en güzel bölgesindeyiz. Marmaris güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş. Deniziyle, güneşiyle, doğasıyla herkesin taktirle izlediği beğendiği bir yer. Biz de çok beğeniyoruz. Özellikle bizim şehrimiz Denizli’ye yakın olması daha büyük bir avantaj” dedi.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-15

AKVARYUM BÜYÜLÜYOR
Bu arada teknemiz, biz sohbetlerimizi gerçekleştirirken Akvaryum’a demir atıyor. Akvaryum bildiğimiz camekân seyirlikten öte, resmen doğal bir yapı. Akvaryum, berrak suyu içinde birbirinden renkli balıkların rahatlıkla görüldüğü hatta ziyaretçilerin ekmekle beslediği eşsiz bir güzellik.
Daha önceki yayınlarımızdan hatırlayacağınız üzere, bu noktaya dalış ekibiyle birlikte gelmiş, ekibimizden Sedat Kurt denizin derinliklerinde elleriyle onlarca balığı beslemişti…

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-4

BAŞÖZ DE MARMARİS AŞIĞI
Teknemiz bir başka güzelliğe doğru hareket ederken, bu kez TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi Denizlili işadamı Mehmet Salih Başöz ile sohbet ediyoruz.
GESİFED’in Marmaris’e düzenlediği kaynaşma gezisinde arkadaşlarıyla birlikte çok güzel anlar yaşadıklarını belirten Başöz, burada mavinin her tonunu görmenin mutluluğunu yaşadıklarını anlattı.

Başöz de tıpkı Salgar gibi bir Marmaris aşığı. Daha önce defalarca geldiğini söylediği Marmaris ‘in yeteri kadar ilgi görememesinden üzüntü duyduğunu anlatıyor.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-13

EŞSİZ BİR GÜZELLİK: FOSFORLU MAĞARA
Teknemiz, yine başka bir turizm yöresinde kolay kolay rastlanmayacak denli eşsiz bir güzelliğe ulaşıyor. Şimdiki durağımız Fosforlu Mağara. Teknemiz konukların mağarayı daha yakından görmesi için geri manevra ile neredeyse mağaraya giriyor. Karşılaştığımız manzara hem enteresan hem de büyüleyici. Adı gibi fosforlu bir yapısı olan mağara eşsiz güzelliğiyle dikkat çekiyor.
Konuklarımız ellerinde cep telefonu ve fotoğraf makinesiyle adeta görüntü almak için yarışıyor. Tabi Türkiye’ye özel bildik duvar yazıları da gözlerden kaçmıyor. Denizlili işadamları mağaranın güzelliği konusunda bir taraftan ellerindeki cihazlarla belgeleme yarışında, bir taraftan da gördükleri detayları birbirlerine aktarıyor.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-12

SOHBET DEVAM EDİYOR
Tekne bu güzel noktadan ayrılırken bu kez bir başka Denizlilinin yanına yaklaşıyoruz. Bu kez görüşlerini aldığımız isim DESİAD Yöneticilerinden işadamı Okan Konyalıoğlu. Konyalıoğlu da geziden son derece memnun, Marmaris’in farklı güzelliklerini keşfetmenin keyfini aktarıyor bizlere.
Tekne turuna katılan Denizlililer gibi bizleri Marmaris’in mavilikleriyle tanıştıran teknenin kaptanıyla konuşuyoruz bu kez Marmaris’i.
Sezonun yaklaşık 50 gün sürdüğünü ve dolu dolu yaşandığın anlatan Hasan Karayiğit, rota hakkında bilgi veriyor, en çok ilgi çeken bölgeleri tanıtıyor ve ekliyor: “Biz sezonun 3 değil 12 ay olmasını istiyoruz.”

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-8

VE GERİ DÖNÜYORUZ
Teknemiz Marmaris’in birbirinden güzel koylarını kıyılayarak geri dönüşe geçiyor. Farklı güzellikleriyle Marmaris’in ilçeleri peşi sıra geride kalırken, en son İçmeler, oradan Marmaris’ten yola koyulduğumuz merkez marinaya ulaşıyoruz.

Tekne turuyla ilgili söyleşilerimizi marinada Denizlili işadamı TÜRSAB Denizli BYK Başkanı Turan Köseoğlu’yla noktalıyoruz. Köseoğlu ilk olarak Denizli ile Marmaris arasında gelinen noktadan duyduğu memnuniyeti paylaşıyor.

Marmaris ile bir dostluk köprüsünün kurulduğunu anlatan Köseoğlu, “Marmarislilileri Denizli’ye, Denizlilileri de Marmaris’e çekmek istiyoruz. İki cennet arasında mesafe oldukça kısa. Bu gezi de iki turizm kentini birbirine daha sıkı bağlayacaktır” dedi.
Köseoğlu, finalde sözü Marmaris’te geçirilen güzel tekne turuna getiriyor, Marmaris Belediyesi’ne teşekkürü de unutmuyor…

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-1

ZAFER KATRANCI İLE SÜRPRİZ KARŞILAŞMA
Marmaris’te tekne turunun keyfini yine hemşerilerimizle birlikte çıktığımız keyifli bir yolculukla anlatmaya çalışırken merkez marinada tanıdık bir isimle karşılaşıyoruz. Denizlililerin çok yakından bildiği ünlü işadamı Zafer Katrancı’yı hem de marinaya demirlemiş kendine ait teknesinde görüyoruz.

Katrancı, zaman zaman iş yoğunluğu ve stresten uzaklaşmak için kendini adeta attığı İngilizce kendi ismini taşıyan Victory isimli teknesinde ağırlıyor bizi.

Marmaris’i çok beğendiğini anlatan Katrancı, harika koyları olduğunu ifade ettiği Marmaris’i tüm Denizlililere tavsiye ediyor. Marmaris’ten konuşuyoruz uzun uzun. Katrancı, bir zamanlar Kuşadası gibi mekanları tercih ederken artık bir Marmaris aşığı olduğunu anlatıyor bize. Katrancı, “Resmen Marmarisli oldum” sözleriyle özetliyor ilgisini.

denizli-marmarise-yolculuk-mavi-deniz-tekne-turu-2

Zafer Katrancı’nın da dediği gibi koylarıyla da büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Marmaris, mavi yolculuk rotalarında önemli bir turizm merkezi.

Ulusal ve uluslararası seyahat acentelerinin Türkiye’de en fazla mavi yolculuk sattığı merkezlerden biri olan Marmaris’in muhteşem mavi yolculuğu birçok belgesele de konu oldu, oluyor…

Ve Marmaris, Denizlilileri mavi yolculuğuyla eşsiz güzelliğine bekliyor…

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…

$
0
0

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-H

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-H

Renkli ve siyah-beyaz fotoğraf kareleriyle anıları tazeleyelim istedik. Bakın kimler var bu fotoğraflarda…

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-18
BARO BAŞKANI, VALİ, BELEDİYE BAŞKANI BİR ARADA
12 Eylül darbesinden kısa bir süre sonra çekildi bu fotoğraf. Denizli Barosu’nun o dönemdeki başkanı Av. Behçet Çomakoğlu ve Hikmet Çomakoğlu, Denizli eski Valisi Abdullah Asım İğneciler ve darbe sonrasının Belediye Başkanı olarak atanan Defterdar Nihat Yalaz bir arada görülüyor.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-1
LEZZET USTASIYDI
Kentin en eski lokantalarından Mavi Köşe Lokantası’nın sahibi Nevzat Budak (solda), hemen karşısında sünnetçi Yaşar İnan var. İkili müteahhit Yıldırım Becer’in (sağda) yeğeninin sünnet töreninde bir araya gelince bize de o anı ölümsüzleştirmek düştü.

gecmis-zaman-olur-ki-yeni-haber-arasi

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-15
EREN BEY BU FOTOĞRAF ARŞİVİNİZDE VAR MI?
Denizli’nin İzmir’den transfer ettiği gazetecilerdendir Eren Güneş. Uzun yıllar Yeni Asır’da çalıştı, Denizli Büro Şefliği yaptı. Bir dönem Emsan’ın Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü’nün yönetimini de üstlenen Eren Bey, yine mesleğine döndü ve DEHA 20 gazetesinin imtiyaz sahibi. Eşi Fatma Hanım ile bir davette bu fotoğrafı arşivimize koymuştuk.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-122
HÜSNÜ ÇİFTÇİ’Yİ İKNA EDEMEDİLER
Ünlü bir ilaç firmasının gecesindeyiz. Sahnedeki sanatçının gözüne herkes eğlenirken, sessiz ve sakin bir şekilde oturan Dr. Hüsnü Çiftçi çarpıyor. Piste çıkarmak için epey dil döktü olmadı. Salonda bulunanlardan da yardım istedi ama nafile. Bu kadar zorlamaya rağmen rahmetli Hüsnü Bey’i oynatamadılar.

denizli-gecmis-zaman-olur-ki-07-06-2016-82
BANKA GİTTİ FOTOĞRAF KALDI
Bir dönemin büyük finans kuruluşlarındandı Pamukbank. Bu fotoğrafı da o bankanın Denizli Şubesi açılışında çekmiştik. Şube Müdürü Mustafa Sarıoğlu ve arkadaşlarının bir arada görüldüğü bu fotoğraf bir anı olarak kaldı. Çünkü Pamukbank altın döneminin ardından kapısına kilit vurulanlardan oldu.

DENİZLİ’DE EĞRETİ GELİNLER VAR MIYDI?

$
0
0

denizli-seval-uysal-denizli-de-egreti-gelinler-var-miydi-h

2003’ün bahar aylarıydı. Vatan Gazetesi'nin İstanbul magazin muhabiri telefonla beni aradı. Atıf Yılmaz'ın “Eğreti Gelin” adlı bir film çekeceğini, filmin konusunun Denizli'de geçtiğini anlattı. Muhabir arkadaş benim hiç eğreti gelin tanıyıp tanımadığımı, tanıyorsam onunla tanıştırıp tanıştıramayacağımı sordu. Şaşkın dinledim, o güne kadar böyle bir şey duymamıştım, ama hikaye çok ilginçti!..

Efendim…

“Denizli’de 1930’lu yıllara kadar yaşandığı ileri sürülen bir eğreti gelin geleneği varmış. O dönemlerde ‘eğreti gelinler’ diye bilinen ve halk arasında saygı ile karşılanan, ama hiç kimsenin aşık olup evlenmek istemediği kadınlar olurmuş. Bu kadınlar evlilik çağına gelmiş delikanlılara, nasıl iyi bir eş olunacağından, bir evin nasıl çekilip çevrileceğine ve cinselliğe kadar her konuda eğitim verirmiş. Erkekleri her anlamda evliliğe hazırlayan eğreti gelinler işleri bittikten sonra kaldıkları evden ayrılır ve başka bir evde görev alırlarmış. Yaptıkları işten hiçbir zaman para almayan ve hiç evleri olmayan bu kadınlarla ilgili en önemli kural eğitim verdikleri gençlerle ciddi bir aşk ilişkisi yaşamalarının yasak olmasıymış."

Eğreti Gelinler kitabının yazarı Şükran Kozalı bir Denizlili. Aslında kitabı yıllar yazmış. Önce bir öykü kitabının içinde minik bir hikaye imiş Eğreti Gelinler, sonrasında romanlaştırılmış. Kitabı yazdıktan hemen sonra Denizli'ye gelmiş Şükran Hanım, kitabın tanıtımını yapmış, söyleşilere katılmış. O zaman kimse kalkıp "ne diyorsun" dememiş…
denizli-seval-uysal-denizli-de-egreti-gelinler-var-miydi-sukran-kozali

EĞRETİ GELİN VARDIR DA, YOKTUR DA DİYEMEM
Kendimi kaptırmıştım bir kere. Bu olaydan sonra “Eğreti Gelin” aramaya başladım, sormadığım kişi kalmadı. O kadar aramama rağmen varlığı konusunda sağlam delilere ulaşamadım. Ancak, sözüne güvendiğim Atilla Sezer, eski Denizli’yi çok iyi bilen Esat Sivri, başta şiddetle reddeden sonradan Eğreti Gelinler olduğunu doğrulayan Ziya Tıkıroğlu, hatta bir temsilcisinin hayatta olduğunu fısıldayanlar bile oldu. Kafam karıştı, kitabın yazarı Şükran Kozalı ile uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Ulaştığım bilgilerle yazarın anlattıklarını kıyasladım. Birbirine uyan yanları çok. Haber konusu olunca arayıp başka ayrıntıları aktaranlar da çıktı. Mesela; tehcir sırasında Denizlili ailelerin kaçamayan Rum kızlarını evlerine almasından söz edenler oldu. Eğreti Gelin değil ama "Eğreti Bakım" diyenler çıktı. Canlı bir tanığın (ismi bende gizli) anlattıkları var. Kadın 1940'lı yıllardan, evlenmeden önce kocasının Eğreti Gelini’nden söz etti. Eşi henüz 17 yaşındaymış, Eğreti Gelin ise 20, üç yıl birlikte yaşamışlar. Eğreti Gelin, sırılsıklam aşık olmuş delikanlıya. Delikanlı evlenmeye kalkınca da kıskançlık krizine girmiş. Bizim canlı tanığımız olan kızın evine giderek, delikanlıyı kötülemiş, "döver, söver, içer" demiş, evlenmekten vazgeçirmeye çalışmış. 2004 yılında Şükran Kozalı’nın Eğreti Gelin kitabından uyarlanan Eğreti Gelin filmi vizyona girdi ve çok ses getirdi. Filmi Atıf Yılmaz yönetmiş, başrolünü Nurgül Yeşilçay oynamıştı. Denizli ayağa kalktı. Filmin yasaklanması isteyenler bile çıktı. Bir yanda böyle bir gelenek yok deyip esip gürleyenler, diğer taraftan Eğreti Gelinleri tanıdığını söyleyenler. Tartışması günlerce, haftalarca sürdü.

Selem-Reklam

Şehrin ileri gelenleri "Böyle bir gelenek yoktur" dedi, dönemin belediye başkanı Nihat Zeybekci, paşazade hikayelerine benzetti. Milletvekili Mehmet Yüksektepe konuyu Meclis'e taşıdı. DESAV Başkanı Ziya Tıkıroğlu başta iğrenç bir iddia olarak nitelendirdi.

denizli-seval-uysal-denizli-de-egreti-gelinler-var-miydi-1

DAYIMIN EĞRETİ GELİNİ VARDI!

Gelelim günümüze;

10 yıl sonra yeni bir tartışmaya hazır olun. Çünkü yazar geri adım atmadı filmin ikincisi çekildi. İlk filmde Yeşilçay’ın hayat verdiği Kostak Emine’nin, “Ali’den sonraki” hayatı yeni bir kurguyla anlatıldı. Eğreti Gelin Ladik Ankara’da çekildi ama ilk filmde olduğu gibi arka planda yine Denizli var. Filmin yönetmenliğini Zaim Güvenç ve Deniz Güvenç yaptı. Başrollerini Yeşim Salkım ile 2013 Avrupa güzeli Sevinç Meşe paylaştı. Yazar Şükran Kozalı, filmin ilki kadar ses getirmesini beklediğini, öyküsünün gerçek bir hikâyeye dayandığını söyledi. İşte Kozalı’nın anlattıkları: “Eğreti Gelin geleneği, Denizli’de, 1900’lü yılların başında, babaannem Hafize Kozalı tarafından başlatılmış. Denizli’de o zamanlar zengin kadınları günlük toplantıları sırasında eğreti gelinliği ortaya atıyor. Kendi delikanlılarını koruyabilmek pahasına bu güzel kadınları evlerine konuk ediyorlar. Bu bilgiyi ilk ağızdan annem Zeliha Kozalı’dan 1987 yılında bir mezarlık ziyareti sırasında öğrendim. Kostak Emine, annemin dayısı Ali’ye, Ladik ise amcam Ragıp’a Eğreti Gelin gelmiş. Ali, çok sevmesine rağmen evlenmeleri yasak olduğu için Kostak ile ayrı düşmüş ve kahrından verem olup 27 yaşında hayata gözlerini yummuş. Ragıp da Ladik’e çok aşık olmuş ama evlenemeyeceklerini bildiği için Denizli’den kaçıp İzmir’e yerleşmiş ve orada bir başkasıyla evlenmiş.” Eğreti Gelin Ladik filmi işte bu mezar sahnesiyle başlıyor ve Ladik ile gelin gittiği Ragıp’ın aşkı günümüzde geçecek bir hikaye şekilde beyaz perdeye aktarılıyor.

denizli-seval-uysal-denizli-de-egreti-gelinler-var-miydi-2

Şen: 2016 turizmde kar değil ‘ar’ yılı

$
0
0

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-h

 

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-h

Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, 54 sektörle iç içe olan turizm sektörü için 2016’nın “kar” değil “ar” yılı olacağını, bugün yaşananları önceden görerek başlattıkları “Termal İyi Gelir” kampanyasının da sektöre iyi gelmesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.

Terör, Rusya ile uçak krizi, Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz derken, turizmde güllük gülistanlık, bol kazançlı günler geride kaldı. 2016’nın kötü geçeceğini kabullenen sektör, 2017 için de endişeli. İşlerin bir an önce düzelmesini isteyen sadece turizmciler değil. Çünkü inşaatçısından tedarikçiye 54 sektör turizmden pay alıyor. 1 milyon 200 bin dolayında da istihdam söz konusu. Hepsini üst üste koyduğunuzda bacasız sanayinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor.

Türk turizminin barometresi Antalya dip yapınca, Denizli’nin etkilenmemesi olası mı? Elbette değil. 2016 rakamları her ne kadar gizlense de gelen turist sayısının yüzde 50 azaldığı sektör temsilcileri tarafından ifade ediliyor.

Çare? Elbette var. İlk akla gelen ve hemen uygulamaya konulan yerli ziyaretçilere yönelik Termal İyi Gelir kampanyası. Sonrası mı? Tanıtım, lobi ve diğerleri. Tabi ki olmazsa olmaz termal zenginliği kullanabilmek. Bunun için de Pamukkale Üniversitesi’nin yılan hikayesine dönen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi projesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. İşte DENTUROD Başkanı Gazi Murat Şen’in anlatımıyla Denizli’de turizm sektörünün durumu…

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-6

CAN GÜVENLİĞİ HER ŞEYİN ÖNÜNDE
Terör derken, Rusya derken turizm sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından turizm hayli zorda. İsterseniz sohbetimize turizmin içinde bulunduğu süreci konuşarak başlayalım.

2014 yılında Türkiye turizmi en üst noktasına erişmişti. 2015’e girerken bir takım sıkıntılar yaşanacağını öngörmüştük sektör olarak. Gerekli önlemler alınmadığında artarak devam edeceğini çeşitli ortamlarda dile getirdik. Hatta üst çatı örgütümüz TÜROFED’de raporlar yayınladı. 2015’in sonuna geldiğimizde turizmde cuzi de olsa bir düşüşü gördük. Yıllar boyunca Türkiye turizmi iki haneli büyüme rakamlarını yakaladığı için 2015 bizim için başarılı bir yıl değildir.

2016’ya geldiğimizde Rusya ile yaşanan uçak krizi, Avrupa’daki ekonomik kriz ve ülkemizde yaşanan terör olayları maalesef Türk turizmini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Yurt dışında güvenlik anlamında kaygı ve imaj sorunumuz var. Bu sorunun da çok ciddi çalışmalar yapılarak çözümü gerekiyor. Bunun çözümü sadece fuarlara katılım değil. Sorun ciddi PR ve lobi çalışmaları yapılarak aşılabilir. Bunu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapması gerekir. Bunu gerçekleştirebilirsek yaşadığımız krizin boyutu bir parça düşebilir, kriz süresi biraz daha azalabilir. Ama biz sadece fuarlara giderek yaşadığımız bu sorunu çözme şansımız yok.

Sanatçılar, medyatik insanların katılımıyla bir tanıtım çalışması yapmamız lazım. Ülkemizde yaşanan terör belasından bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Örneğin Türkiye’ye gelen Alman ailelerin çocuklu aileler olduğu düşünülürse, herkes kendi çocuğunun güvenliği her şeyden önce tutuyor. Bu nedenle onların da Türkiye’ye gelme anlamında yaklaşımları olumsuz. Alman turist olarak baktığımızda yüzde 30’luk bir düşüşten söz edebiliriz. Ki Almanlar Avrupa’da biz en çok tanıyan, tercih eden bir ulus. Onlar da bile sorun yaşıyoruz. Dolayısıyla olayı sadece Rusya ile yaşanan kriz olarak görmemek lazım. İngiltere, Hollanda, İtalya, İspanya, İsviçre başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinden gelen turist bakımından pozitif rakam göremiyoruz.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-5
DÖSİM DÜŞÜŞ RAKAMLARINI AÇIKLAMIYOR

Türk turizminin barometresi Antalya’dır. Antalya’ya gelen turist sayısının azalması doğal olarak iç bölgelerdeki en önemli turizm merkezlerinden Pamukkale’yi de etkiliyor. Pamukkale’de durum nedir?

Mayıs sonu itibariyle baktığımızda Antalya’ya gelen misafir sayısında yüzde 50’lilik bir düşüş var. Bu rakam Ruslarda yüzde 95. Bu düşüşler olduğunda sıkıntı yaşamamız doğal. Çünkü bizim ana kaynağımız, can damarımız Antalya’ya gelen yabancı misafirlerdir. Çünkü oraya gelen 10-15 günlük tatil süreleri zarfında, günü birlik ve günlük ziyaretler ile Denizli bölgesine de geliyor. Her yıl bir milyonun üzerinde yabancı ziyaretçi alıyordu Pamukkale.

Geçen yıl Türkiye genelinde turizm sektörü yüzde 3-3.5 civarında daralırken, Denizli’de bu rakam yüzde 20’lere çıktı. Bunun nedeni gelen turistlerin Avdupa’daki krizden dolayı tatil sürelerini kısaltmasıydı. Eskinden 15 gün olan süre 10 güne düşünce, Pamukkale’ye ziyarete gelmemeye başladılar.

Pamukkale’deki düşüşleri eskiden Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nün (DÖSİM) açıkladığı verilere göre gözlemliyorduk. 2016 yılında DÖSİM, bu rakamları açıklamamaya başladı. Ama Nevşehir Valiliği bunu alıyor, Kapadokya’daki rakamları her ay açıklıyorlar. Bizimle benzer özellikler taşıyan Kapadokya’daki rakamlara baktığınız zaman, orada da yüzde 50’nin üzerinde bir azalma görülüyor ki, çok ciddi bir rakam. Denizli’de de düşüş yüzde 50’nin altında değil diye tahmin ediyoruz. Bunlar açıklanmalı. Herkes bilmeli ki ona göre önlemini alsın.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-4

Yüzde 50 düşüş bu yılın rakamı değil mi?

Tabii… Geçen yıla göre değerlendirdiğinizde düşüş yüzde 50.

“KRİZE KARŞI EN HIZLI DAVRANAN OLDUK”
Siz, yaşanan süreci daha önceden öngörerek Denizli’deki turizm işletmecileri olarak, DENTUROD olarak “Termal İyi Gelir” diye bir kampanya başlattınız. İstediğiniz yönde gidiyor mu kampanya?

Pamukkale bölgesinde yıllardan beri yabancı misafirler ile çalışıyorduk. Yerli misafir sayısının az olduğunu gördük. Arkadaşlarla toplandık, ne yapabilir diye konuştuk. Türkiye’de en hızlı davranıp, en ekili kampanyayı yapan dernek olduk. Bu kampanyayla Pamukkale’nin farklılığını anlatmak amacıyla “Termal İyi Gelir” kampanyamızı efektif bir şekilde yaptık. Bu kampanyada profesyonel arkadaşlarla çalıştık.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-8

BELEDİYELER VE STK’LARDAN DESTEK
Sağ olsunlar Büyükşehir ve Pamukkale belediyelerimiz de bize destek oldular. DEGİAD, DESİAD, BASİAD gibi sivil toplum kuruluşları bize destek veren açıklamalar yaptı. Bu kampanya yaklaşık iki civarında devam etti. Bu dönemde Pamukkale bölgesine yerli misafirler geldi. Burdan memnun bir şekilde ayrıldılar. Bundan sonraki dönemde de bunun artarak devam edeceğine inanıyoruz. Şimdi yaz döneminde sıcak havalarda daha çok sayfiye yerleri tercih ediliyor. Pamukkale’nin ziyaretçileri daha çok ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında oluyor.

Ağustos ayı itibariyle kampanyayı yenileyerek devam ettireceğiz. Hali hazırda da en uygun fiyatlarla misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Bu sadece 2016 yılı için geçeli olmayacak. Bundan sonraki dönemlerde de yerli misafirlerimize hizmet sunmaya devam edeceğiz. Bunun üzerinde hassasiyetle duracağız. DENTUROD da bunun takipçisi olacak ve biz bölgemizi daha çok ön plana çıkaracağız.

Denizli’ye baktığımız zaman doğal ve tarihi güzellikler iç içe. Teleferik, travertenlerde, Laodikya ve Hierapolis ile kaldığı otelde birer gün geçirse en az dört gün konaklama yaptırılabilir. Gelen misafirlerin buradan mutlu bir şekilde ayrılması için elemizden gelen çabayı göstereceğiz. Çünkü onlar sayesinde yeni dönüşler olacaktır. Bölgemizin reklamını yaparak bilinirliliği artacaktır. Biz bunun peşindeyiz. Şehrimizin bu kadar güzelliği var. Biz buna sahip çıkacağız.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-7ZİYARETÇİLERİ EN AZ 4 GÜN KONAKLATACAK PROGRAM
Denizli’ye gelenlerin yaklaşık iki hafta konaklama yapmaları mümkün. Üzüm bağlarından Güney Şelalesi’ne, antik kentlerden tekstil merkezlerine, teleferikten göllere birçok yer turlarla gezdirilebilir. İşletmeler böyle bir organizasyon planlamasına gidemez mi?

Bu konuda bir çalışma var. Büyükşehir Belediyesi bu konuda bize destek veriyor. Günün belli saatlerinde teleferiğe sefer düzenlenmesi söz konusu. Yine Buldan Kaymakamımızın ilçeye gezi düzenlenmesi için bir talebi var otelci arkadaşylarımızdan. Bunların hepsi programımızda var. Yeter ki talep oluşsun. Yapılacak olanlar da eylül ayı gibi yapılır. Çünkü bu aylarda yapılacak olan insanların daha çok deniz kıyısı beldeleri tercih etmeleri nedeniyle amacına ulaşmayacak. O nedenle planlamayı iyi yaparak nokta atışlarlma hedefi 12’den vurmak istiyoruz.

2,5 MİLYON KİŞİYE ULAŞACAK TANITIM
Tanıtım için bir başka çalışmamız özel havayolu şirketi Pegasus ile olacak. Şirketin genel müdürlüğünden randevu aldık. Genel müdür yardımcısı ile reklam-pazarlama müdürüyle görüştük. Temmuz ayında, Pegasus dergisinde altı sayfa Denizli’nin tanıtımına ayrılacak. Yaklaşık 2,5 milyon kişiye ulaşacağız bu çalışmayla. Yurt dışından gelenler de o dergiyi görecek. Belki planlarında olmasa da Denizli’yi görmeye gelecekler.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-9

OTEL VE UÇAK BİLETİNE TEK FİYAT
Anadolujet ile eylül ayı içinde otel ve uçak bileti tek fiyatla satılacak. Bu kampanya da yaklaşık bir ay sürecek. Dolayısıyla dernek olarak, Denizli’nin ve Pamukkale’nin tanıtımı için maksimum çabayı göstermeye gayret ediyoruz. Denizli’deki büyük kuruluşların bize desteği önemli.

Bölgemize bakıyoruz; Marmaris, İzmir tanıtım ile lobi faaliyeti oluşturuyor. İzmir için yaklaşık iki milyon liralık bir bütçe oluşturulmuş. Biz öyle çok büyük bütçeler istemiyoruz. Ticaret Odası, Sanayi Odası, İhracatçılar Birliği gibi büyük kuruluşların desteğine ihtiyacımız var. Belediyeler zaten bizin arkamızda. Yeter ki bunlarla birlikte bir program yapabilelim. Çünkü ayrı ayrı, kopuk kopuk yapılan çalışmalar maalesef büyük bir etki yaratmıyor. Biz etki alanınımızı geniş tutmak zorundayız

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-3

DESTEKLE İLGİLİ SİTEM
O sözünü ettiğiniz bütçe minimum ne kadar olmalı?

İddialı bir şey söyleyeyim. Denizli’deki “Akil Adamlar”, büyük belediyeler, Denizlispor’a verdikleri desteğin 10’da birini ilin tanıtımına verseydi, Denizli şu anda geldiği noktanın çok çok üzerinde olurdu. Bu desteğin verilmesi lazım. Bu desteği şahsımız için istemiyoruz, Pamukkale’deki tesisler için de istemiyoruz. Pamukkale’de var olan tesisler varlıklarını bir şekilde sürdürür. Ama yeni yatırımcıların gelmesi, Denizli’nin daha üst noktalara çıkması lazım. Bir milyonu yabancı, iki milyon ziyaretçi sayısını beş milyona çıkarmamız mümkün. Bu bölge, öyle bir bölge.

Bakıyorsunuz UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde, kültür ve doğal özellikleri içinde barındıran 29 yer var, bir tanesi de Pamukkale. Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı, gerek başka örgütler Pamukkale’nin reklamını yapıyor. Böyle bir yere sahipsek, bunun değerini bilmeliyiz, bunu iyi kullanmalıyız. Bölgenin gelişimi için de bunu yapmak zorundayız.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-2

YOKSULLUĞU GİDERECEK SEKTÖR
Yine bir şey daha söyleyeyim. Dünya Turizm Örgütü’nün Çin’de yaptığı toplantıda denildi ki; sürdürülebilir gelişme ve yoksulluğun önlenmesi için turizm en önemli sektördür. Dünyada yoksulluktan kurtulan insanlara baktığınızda, yüzde 20’si turizm sayesinde olmuştur. Ayrıca insani boyutu da çok yüksek. Çünkü turizm dediğiniz zaman direkt hizmet akla geliyor. 54 sektöre destek veriyor. Böyle bir sektörün mutlaka ve mutlaka var olması lazım. Bizim yaklaşık 25 yıldır büyük emeklerle bu noktaya getirdiğimiz sektörün desteklenmesi lazım. Geriye gitmemek zorundayız.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-10

DENİZLİ “TERMAL İYİ GELİR”İ KONUŞTU
Termal İyi Gelir kampanyasında kış ve ilkbahar dönemi geride kaldı. İstediğiniz sonucu elde edebildiniz mi?

Umduğumuz sonucu elde ettik. Denizli’de herkes Termal İyi Gelir’i konuşmaya başladı. Denizli’den çok sayıda misafirimiz Pamukkale’ye gelip konakladı. Çevre illerden geldiler. Hatta kendim diğer otellerde konaklayıp, gelenlerin nabzını ölçtüm. Denizli’ye geldiniz memnu musunuz? Bir isteğiniz var mı? Ne yapıyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz? Başka neler yapabiliriz? Bunları gelenlerle konuştum.

Gelenler, tesisler ve verilen hizmetin kalitesinden çok memnundu. Hatta şaşırdım, teleferiği herkes biliyordu. Herkes de gidiyor, çok da memnun kalıyorlar. Teleferik son yıllarda Denizli için yapılmış en iyi turizm yatırımlarından. Çok Avrupai bir proje oldu. Gelen insanlar oraya imrenerek bakıyor. Mesela Antalya’daki Olimpos’a bir çıkış 60 TL’dir ve orada hiçbir şey yoktur. Seyir teraslarından gölem yaparsınız ve inersiniz. Denizli’deki 6 lira, bedavaya çıkıyorsunuz ve ornada Beltaş’ın işlettiği çok güzel tesisler var. Çayınızı-kahvenizi içiyorsunuz, yemeğinizi yiyebiliyorsunuz ve konaklayabiliyorsunuz.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-11

100 LİRAYA KONAKLAMA, KAHVALTI VE AKŞAM YEMEĞİ
Ben sizin bu kampanyanızdan yararlanmak için Pamukkale ya da Karahayıt’taki herhangi bir tesise gittim. Nedir fiyatlar?

80 liraya kaldığınız otel de var, maksimum 130 liraya kaldığınız da. Ama 130 liraya kaldığınız otel sayısı 1-2. Çoğunluğu 100 lira civarında fiyat uyguluyor. Bakın iftar yemekleri veriliyor, 50-60 lira civarında. Biz ise orada 100 liraya hem konaklama, hem akşam yemeği ve sabah kahvaltısı hem de havuzlardan yararlanma imkanı veriyoruz. Şehir dışına tatile gidemeyenler bu imkandan yararlanabilir. Oradaki hizmetle ilgili herhangi bir olumsuzlukla karşılaşırlarsa derneğimizle irtibata geçsinler, biz çözeriz. Bizim temel prensibimiz yüzde 100 memnuniyet.

denizli-gazi-murat-sen-denizli-turizmi-1

AÇILMAYAN TESİSLER VAR
Yaşanan sıkıntıdan dolayı Pamukkale’de kapanan tesis ya da açılmayanlar var mı? İşten çıkarılan personel oldu mu?

Açılmayan tesislerimiz var. Özellikle Pamukkale Mahallesi’nde 3-4 yıldızlı konfora sahip belgeli tesislerimiz bulunuyor. Bunlardan açılmayanlar var. Karahayıt bölgesindeki tesisler kapanmadı ama bir bölümü maalesef çalışan sayısını azaltma yoluna gitti. Yeni işçi almayanlar da oldu.

Derneğimizin amaçlarından birisi hiçbir çalışanın işsiz kalmaması. Turizm işgücünün çok önemli olduğu bir sektör. Bu işgücü de öyle 1-2 yılda oluşacak bir sektör değil. Bu sektörü ayakta tutamazsak, geriye giderse ve çalışanlar farklı sektörlere yönelirse yeni süreçte yetişmiş personel bulmakta zorluk çekeriz. Sektörde şartlar iyileştiğinde yetişmiş işgücü sıkıntısıyla karşılaşırız. İşsiz kalanları Denizli merkezde yeni açılan birinci sınıf restoranlarda istihdam etmeye çalışıyoruz.

PAÜ O YATIRIM BİR AN ÖNCE YAPMALI
Bir şey daha söyleyeyim. Şu Pamukkale Üniversitesi’nin Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi bir an önce açılmalı. Yöre turizmi için çok önemli bir porje olduğunu kaç yıldır söylüyoruz. Bu hastane yapılacak mı yapılmayacak mı? Yapılmayacaksa da yapılmayacak denilsin. Bununla ilgili Sayın Rektör açıklamalar yaptı. En son verdiği tarih 15 Mayıs idi. Üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Yine değişen bir şey yok. Bu hastane açılamıyorsa bölgeye yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. 2000 yıl önce yapmışlar, biz bugün yapamıyorsak acı bir şey.

2016 KAYIP YIL
Turizm sıkıntıda, yeniden toparlanmak ne kadar süre alır?

Bu yıl kayıp. Antalya’dakilerin birçoğu küçüldü. 4-5 tesisi olan 2’ye indirdi. 2 olan 1’ini açmadı. Birçok tesis kapalı. Beş yıldızlı oteller için her şey dahil 100 lira civarında kampan mesajları atılıyor. Bu kar edilecek bir fiyat değil. Bu yıl turizmciler için kar değil, ar yılı, ayakta kalma yılı. Vatandaşlarımız tatillerini Türkiye’nin en güzel beldelerinde yaparak turizme katkı verebilir. 1 milyon 200 bin kişi bu sektörden ekmek yiyor. Sektörün ayakta kalması lazım.


O zaman 2017’de pek parlak geçmeyecek gibi anlaşılıyor…

2017 için şimdiden öngörülerde bulunmak çok kolay değil. Şu anda kontratlar yapılmaya başlandı. Bu yaşanan olaylar, güvenlik konusu devam etiği müddetçe kontratların yenilenmesi zor. Siz kontrat yapıyorsunuz, turizm acentası bulunduğu ülkeden uak kiralıyor. Uçak olmadığında müşteri getiremezsiniz. Tarifeli seferlerle Türkiye’deki yatak kapasitesini doldurmak mümkün değil. Mutlaka ve mutlaka carter seferleri konulması lazım. Önümüzdeki temmuz, ağustos, eylül Türkiye turizmi için çok önemli aylar. Bu dönemi sorunsuz olarak atlatabilir ve sezonu bir şekilde tamamlayabilirsek, umutlarımız artar. Açıkçası umutlarımızı yitirmemeye gayret ediyoruz. Sektör olarak şimdiye kadar birçok krizi atlattık ama turizmde en kötü yılımızı yaşıyoruz 2016’da.

Viewing all 548 articles
Browse latest View live